Kişi kıskançlıktan kahrolduğunda, kıskançlık duygularını kontrol etmenin zor olabileceğini bilmekle birlikte,
kıskançlığı tetikleyen düşünceleri değiştirme yoluyla duygularını kontrolde tutabileceğini hatırlamalıdır.
Ayrıca, kıskançlıkları konusunda ne yapması gerektiğine karar veren birçok kişi önemli ölçüde kontrol
sahibi olabilmektedir.
Çağlar boyunca insanları meşgul etmiş, yüce ve coşkulu duygular uyandırmış, acı ve neşe vermiş, travmatik sonuçlara yol açmış aşk ve kıskançlık konularında yazmak ve konuşmak kolay olmasa gerek. Ayala Malch Pines “Aşk ve Kıskançlık” kitabında bu çetrefil konuya psikiyatri deneyimlerinden de yararlanarak detaylı bir bakış açısı getiriyor.
Pines’e göre, günlük kullanımda kıskançlık ve haset terimleri birbirleri ile karıştırıldıkları halde
farklı şeylerdir. Haset, iki insan arasındadır. Haseti olan kişi başkasına ait olan bir şeyi ister ve diğer
kişinin ona sahip olmasını istemez. Öte yandan kıskançlık üç kişiyi ilgilendirir. Kıskanç kişi, değerli
bir ilişkiye karşı tehdit oluştuğunda ve üçüncü kişi tarafından buna sahip olunduğunda tepki gösterir.
Haset; aşağılık duygusu, bir şeyi çok arzulama, pişmanlık ile karakterize edilir. Kıskançlık ise,
kaybetme korkusu, güvensizlik, endişe ve kızgınlık ile ayırt edilir. Karıştırılmasının sebeplerinden biri,
kıskançlığın hasetin bir parçasını içermesidir. Örneğin, yakın arkadaşıyla karısının ilişki kurduğunu öğrenen bir adam, arkadaşının kendikarısıyla kurduğu ilişkideki başarısına karşı haset duymaktadır.
Kıskançlık, tarih boyunca acı, dram ve trajedi üretmiştir. Düşmanca ve acı dolu birçok olay kıskançlıkla ilişkilendirilmiştir: Öldürme, saldırganlık, nefret, özgüven kaybı, depresyon, intihar girişimleri ve intihar; ev içi şiddet, romantik ilişkinin mahvedilmesi, evlilik problemleri ve boşanma. Bütün bu olumsuzluklara karşın
kıskançlığın, heyecan yaratma ve hayatı daha ilginç kılma, eşi daha arzulanır hale getirme özelliğinden de bahsedilebilir.
Kadınlar cinselliği şefkat ve yakınlıkla ilişkilendirir. Erkekler ise başarı, heyecan, kontrol ve saf fiziksel rahatlamayla ilişkilendirirler. Bir erkek için sıradan bir gecelik ilişkinin hiç önemi yokken, kadın için herhangi bir cinsel ilişki önemlidir ve dikkatle yaklaşmak gerekir. Kadınlar erkeklere göre kendilerini ilişkileriyle
daha fazla özdeşleştirmektedir ve kişilerarası ilişkileri daha güçlüdür; ilişkiyi yönlendirme ve duyguları anlayıp onlarla ilgilenen bir duygu uzmanı rolü üstlenme eğilimindedirler. Kadınların bu tür olaylarla daha fazla ilgilenmeleri, yasak bir ilişki sonrası kendi ilişkilerini iyileştirmeye çalışmalarını açıklamaktadır. Erkekler ise inkar etme ve kaçma eğilimindedirler.
Psikolg Greg White, kıskançlığa neden olan beş dürtüyü şöyle açıklamış: İlgi çekmek gibi belirli bir ödül almak, ilişkinin gücünü sınamak, ihanet eden partnerden öç almak, kendine güveni artırmak ve partneri cezalandırmak. Kıskançlık uyandırmanın en popüler yöntemi başka birinin çekiciliğini tartışmak
ve abartmak, ardından flört etmek, rakipler uydurmak ve eski partnerlerden söz etmektir.
Erkek, karısının sadece başkasına aşık olduğunda cinsel ilişkiye girebileceğini düşünür. Erkeğin karısı, bir başka adamla cinsel ilişkiye girdiğinde mutlaka ona inanır ve güvenir. Yani mekanik ve duygudan uzak olarak ilişkiye girmez. Kadının tersine, erkeğin aşık olmadan başka biriyle cinsel ilişkiye girebildigini
düşünen kadın, cinsel ihanetten rahatsız olur. Ancak bu ihanet eşinin aşık oldugunu göstermedigi için bundan daha az etkilenir.
İlişkide daha güçlü olan kadın ya da erkek, kıskançlığı yaratan olaylara daha erkeksi şekilde cevap vermektedir. Öfkeyle patlamak, terketmek vb. Daha zayıf olan tipik olarak kadınsı davranmaktadır. Ağlamak, surat asmak, daha çekici görünmeye çalışmak, partnerini kıskandırmak vb. Ne yazık ki daha az değer veren taraf veya alternatifi daha fazla olan taraf ilişkide daha fazla güce sahiptir. Kıskançlık en iyi şekilde iç içe üç halka olarak tanımlanabilir. Birinci halka bireydir. İkincisi çifttir. Üçüncüsü çiftin içinde yaşadığı kültürdür. Birey tarafından yaşanır, çiftin ilişkisinde oynanır ve evrimsel, toplumsal güçler tarafından şekillenir.
George ve Nena O’Neill, kıskançlığın doğal, içgüdüsel ve kaçınılmaz değil, kültürel tavırlar tarafından belirlenen öğrenilmiş bir tepki olduğu görüşündedir. Kıskançlık öğrenildiğine göre, kıskançlıktan vazgeçmenin de öğrenilebileceğini savunmaktadırlar. O’Neill’lara göre; başka biriyle cinsel ilişkinin yasaklandığı tek eşlilik, bağımlılık ve güvensizlik yaratır. Kıskançlık, aşkın değil güvensizlik ve bağımlılığın bir işlevidir; aşkı kaybetme korkusudur ve aşkı mahveder. Albert Ellis’e göre ise tek eşlilik, sadece doğrudan yoğun kıskançlığın gelişmesini artırmakla kalmaz, kadın ve erkeğin bir anda karşı cinsten ancak bir kişiyi
sevebileceğini ve cinsel ilişkiye girebileceğini varsayarak, dolaylı bir şekilde daha şiddetli kıskançlık gösterilerine neden olur. Pines ise, tek eşli olmamanın, O’Neill’lar ve Ellis’in aksine, çok daha zor olduğunu ileri sürer.
Kıskançlık duymamayı öğrenmek özellikle mülkiyetçiliğin ve kıskançlığın desteklendiği toplumlarda çok zor olmaktadır. Kıskançlıktan kurtulmak için kıskançlığı tetikleyen şeylerden kurtulmak gerekir. Çiftler onlar için kıskançlık yaratan olaylar üzerinde konuşmalı, birlikte kıskançlık uyandırmamak için yapmaları gereken şeyleri araştırmalıdır. Çiftler dışarıda arayışa girmenin bir rahatsızlık işareti veya bir mesaj olduğunu görebilirlerse, ilişki daha derin ve dürüst şekle sokulabilir. Başka bir önemli unsur; sosyal destek ve sosyal onayın gücünün önemidir. Çiftleri destekleme grubunda, bir kadın kocasının yoldan geçen her çekici kadına bakmasını çirkin bir tavır olarak tanımlayabilir ve bu onu kıskançlıktan çılgına çevirebilir. Eğer gruptaki diğer kadınlar bu davranışta yanlış bir şey göremediklerini söyler, bunu alaya alır ve gördükleri çekici erkeklerden bahsetmeye başlarlarsa, bu kadının kocasının davranışından duyduğu tehlikeyi yeniden değerlendirmesine neden olacak ve gelecekte daha az kıskançlık duyacaktır.
Diğer tüm duygusal deneyimler gibi kıskançlık da doğru bir şekilde ele alındığında gelişime yol açabilir. Partner ve ilişki açısından anlaşılırlığı artırdığı gibi kendine farkılandılığın artırılması için ilk adım olabilir. Kıskançlıktan dolayı eziyet çeken kişiler için verdikleri tepkilerin normal, evrensel ve değer verilen
bir ilişkiyi korumaya yönelik olduğunu öğrenmek bile rahatlatıcı olabilmektedir. Ancak farkındalık tek başına yeterli değildir. Başa çıkmak tedaviyle aynı şey değildir. Bilimsel literatürde hipnoz, sakinleştirici kullanımı, davranış terapisi, bilişsel terapi, deneysel terapi, sistematik terapi, psikanaliz, kişisel ve çift
terapisinin birlikte uygulanması, sistemsel, davranışsal, sosyopsikolojik ve evrimsel yaklaşımlar gibi değişik tedavi metodları vardır.
Richard Lazarus, başa çıkmayı; tehdit edici, güçlük çıkaran ve zarar verici durumların üstesinden gelme çabasına verilen ad olarak tanımlamaktadır. Başa çıkmak, zarar, tehdit veya güçlüğün üstesinden gelmek demek olmayıp sadece çabalamak anlamındadır. Partnerinin sadakatsizliğinden dolayı dayanılmaz bir
acı duyan kişinin geçici bir kaçış için uyku ilacı alması bir başa çıkma çeşididir. Partneriyle sorun üzerine açıkça ve dürüstçe konuşmak, kıskançlık tepkisiyle ilgisini anlamak gibi davranışlar her zaman için yararlıdır. Kıskançlık, sadece farkındalıkla aşılabilecek tutkunluk patlaması olarak tanımlanmıştır. İnsanlar
farkındalıkla kıskançlıklarının köklerine indiklerinde, temelsiz beklentiler, yansıtma, korku, güvensizlik gibi hoş olmayan hissedişlere rastlayabilirler.Bunların farkına varmak, onları yenebilmenin ilk adımıdır. Kıskançlık krizi geçirenler kıskançlıklarının özünü saptamalıdır. Korku mu, kayıp mı, aşağılanma mı, dışlanma duygusu mu? İnsanlar kıskançlıklarının odak noktasını bulduklarında neden o şekilde tepki verdiklerini de bulmaları gerekir. Tepkileri hassaslıklarının bir sonucu mudur? Yoksa gerçek bir tehlikeye karşı mı verilmiştir?
Romantik kıskançlık, yarattığı duygusal ve fiziksel kargaşadan dolayı insanların daha fazla çaba sarfetmelerine gerek kalmadan ilişkilerini incelemeleri için bir fırsat yaratır. Kıskançlık nedeniyle acı çeken insanlar bu olanağı kendileri ve ilişkileri hakkında bir şeyler öğrenerek değerlendirmelidir. Kişi kıskançlığı aşkın bir göstergesi ve her iki tarafın başlangıçta birbirinde çekici bulduğu şeylerle ilgili olduğuna inanırsa, bu kişi kıskançlığın, her iki tarafın da katkıda bulunduğu ilişki dinamiğinin bir parçası olduğu gerçeğini
farkedecek ve çift değişim için birlikte çalışabilecektir. Kıskançlık bağlılık yaratmaya yarayan bir araçtır aynı zamanda. Bir rakibi olabileceğini ve partnerini kaybedebileceğini fark eden erkek kıskançlık krizi sayesinde eşine bağlı hale gelebilir. Ayrıca kıskançlık, partneri daha çekici gösterebilir. Bazen kaybetme korkusu, uzun zamandır takdir etmeyi unuttuğunuz partneri arzulanır konuma getirir. Birdenbire insanlar partnerlerinin ne harika nitelikleri olduğunu hatırlarlar. Duygusal bir enerji açığa çıktığında gelişme için heyecan verici bir
fırsat doğmuştur.
Yoğun duygular, incelemek için yakıt işlevini görür. Birçok kişi, duygusal bir fırtınanın içinde bulunmasa kendini bu kadar çok incelemezdi. Olumlu ya da olumsuz yoğun duygularını araştırmak isteyen insanlar, kıskançlığın yaşamlarını daha tutkulu ve heyecanlı bir hale getridiğini fark edebilirler.
İnsanlar kıskançlığın çok acı verdiğini söyler, ancak bazen bunun cinsel yaşamlarının kalitesini artırdığı gözlenmektedir. Kıskançlık duyguları aşırı şekilde uyarır. Ancak kıskançlık her zaman tutkulu seksle bitmez. Kıskanç kişinin ilişkisini kaybetme korkusuyla ödü patlamış olduğundan tutkunun antitezi olan endişe ortaya çıkar. İlişki bir güvene dayanıyorsa, geçici bir kıskançlık çiftlerin birbirleri için ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Artık birbirlerini takdir etmeyi unutmuş veya ilişkileri sıkıcı bir hale gelmiş çiftler için
kıskançlık ilişkinin önemini ortaya koyabilir. Bu değişimler kıskançlığın olumsuz yönleriyle ilişkili olsa bile, partnerler arasında duyguları uyoğunlaştırır ve cinselliği artırır. Kıskançlık aşkı korumayı hedefler. Kıskançlık yararsız bir mantıksızlık esintisi değil insanların doğru yorumlamayı öğrenebileceği bir sinyaldir.
Kıskançlık, ilişkinin ve niteliğinin bozulmamaması umuduyla insanların ilişkilerini incelemelerine neden olur. Çiftlere birbirini takdir etmeyi öğretir, bu yolla birbirlerine değer vermeyi ve günlük ilişkilerde bunu ifade etmeyi sürdürebilirler. Sevginin bir göstergesidir. İnsanların korudukları aşk ilişkilerine
değer verdiklerini gösterir. Bağlılık yaratan bir araçtır; samimi ilişkinin sınırlarını korur. Duyguları yoğunlaştırır, yakın ilişkilerde ateşi canlı tutar. Sekse tutku katar, bu şekilde romantik ilişkilerde seksin kalitesini yükseltir.
Pines’in Aşk ve Kıskançlık” kitabı kıskançlık konusu hakkında psikiyatri görüşmelerinden de verilen örneklerle detaylı bir analiz ve farklı bakış açıları sunuyor.
Ayala Malach Pines, Aşk ve Kıskançlık, çeviren: Canan Yonsel, Okuyan Us Yayınları, 2003, 359 sayfa.
Yorum Gönder