ÇOK YAKINDA SİZLERLE!
ZeplinArt'ın Aralık 2024 sayısı yepyeni bir tasarımla ve nitelikli içeriğiyle web sitemizde yayınlandı. Bu sayımız, bir araya gelişimizin birinci yıldönümünü kutlarken, tüm yazarlarımıza ve okurlarımıza birer anı, minik birer yılbaşı armağanı olması amacıyla, ücretsiz dağıtılacak şekilde ayrıca basılıyor. 25 Aralık Çarşamba itibarıyla bugüne dek dergimize katkıda bulunmuş tüm dostlarımıza gönderime başlayacağız ve dergimizin basılı ücretsiz kopyalarına erişebileceğiniz kültür merkezi ve kitapevlerini duyuracağız. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz.
Sonbaharı severim; hep sevdim. Reklerini, ışığını, duygusunu, ritmini, yağmurunu, rüzgârını. . . Ama o beni bir türlü sevemedi gitti. Dertler, krizler, ölümler, ayrılıklar hep sonbaharda vurmuştur beni. Babamı almıştır mesela; köpeğim, can yoldaşım Hektor’u almıştır; kaza yapmışımdır, hastalanmışımdır, dostlarım benden gitmiştir. . . Hep üzmüştür, hırpalamıştır; inadına, inadına gelmiştir üzerime. . .
Şövenist” bir İzmirli olmadım hiç; hatta İzmir’e kesin dönüş yapma sürecinde tereddütlerim yok değildi, yetişkin ömrünün büyük kısmını İstanbul’da geçirmiş biri olarak en büyük metropolden taşraya dönüyormuşum gibi geldi. Ama şehrim beni düş kırıklığına uğratmadı. Bana iyi geldi; köklerimi buldum yeniden. Ilıman kışlarını çok sevdim; kokulu körfezine, alev alev yazlarına bile çabucak alıştım. . .
Yaz, yakarak geçiyor bir yandan. . . Orman, hayvan, maki, tarla, güzel olan her şey kavruluyor. Yürek zaten hep yanıyor, neticede yangın mevsimi bitmiyor bu coğrafyada. Cehennem, bu dünyada. Yaşayarak öğrendik; öğreniyoruz. Öğrenemediğimiz, ne yapmamız gerektiği, bu ateşi söndürmek için. . .
Haziran ayı hiç de kiraz mevsimi gibi geçmiyor. Ege insanı olduğumdan çocukluğumdan bu yana kırk derece hava sıcaklığına defalarca maruz kaldım; ama hiç haziranda değil. Haziranın yağmurlu geçtiğini bile anımsarım. Demek iklimsel dönüşüm bu. . .
Artık eğlence hayatının aktif bir ögesi olmayan, fakat bir zamanlara damgasını vurmuş İzmir gazinolarına nostaljik bir yolculuk yaptık bu sayıda. . .
Aslında bahar değil, erken bir yazdı bizi karşılayan. Gündüzler sıcak, geceler serin, polenler ve Afrika tozu yağıyor üzerimize. Yağmursuz. Belki müthiş sıcak, kurak, susuz bir yaz bekliyor bizi. Cüzdanlarımızın iyice boşaldığı, daha da daralacağımız zamanlar muhtemelen yakın. Yine de bir tebessüm, bir parça huzur.
Hayatımdan bir hikâye ile merhaba demek istedim bu kez; özlenen kadınlara dair. . .
Bireysel okumanın, yazmanın yanı sıra kolektif üretimin, birlikte yol almanın ve dayanışmanın insana iyi geldiği zamanlar. . .
Böylesi çılgın zamanlardan geçerken bir grup okuryazarın yollarının mahallemizde kesişmesi mutlu bir tesadüftü, bana göre; hepimiz şifa arıyorduk kaosun ortasında. Kitap konulu sohbetlerle başlayan buluşmalarımıza sinema üzerine söyleşiler eklendi. Hayallerini, fikirlerini, gözlemlerini kayda almak için kaleme kağıda sarılmayı seven bu insanların bir de yazı grubu olsun, dedik. Böylece ZeplinArt’ın yolculuğu başladı. . .