Emily Dickinson, entelektüel birikimine karşın yaşamının önemli bir kısmını dış dünyadan yalıtılmış, münzevi bir yaklaşımla geçirmiştir. Ölümünden sonra odasındaki çekmecelerde bulunan yaklaşık 1800 adet şiirin yayınlanması ve yıllar içinde okurunu bulmasıyla günümüzde Amerikan şiirinin en önemli kadın temsilcilerinden biri sayılmaktadır.
It was not Death, for I stood up
It was not Death, for I stood up,
And all the Dead, lie down—
It was not Night, for all the Bells
Put out their Tongues, for Noon.
It was not Frost, for on my Flesh
I felt Sirocos—crawl—
Nor Fire—for just my Marble feet
Could keep a Chancel, cool—
And yet, it tasted, like them all,
The Figures I have seen
Set orderly, for Burial,
Reminded me, of mine—
As if my life were shaven,
And fitted to a frame,
And could not breathe without a key,
And ’twas like Midnight, some—
When everything that ticked—has stopped—
And Space stares all around—
Or Grisly frosts—first Autumn morns,
Repeal the Beating Ground—
But, most, like Chaos—Stopless—cool—
Without a Chance, or Spar—
Or even a Report of Land—
To justify—Despair.
Ölüm değildi, çünkü ayaktaydım
Ölüm değildi, çünkü ayaktaydım,
Ve yatıyordu aşağıda tüm Ölüler –
Gece değildi, tüm Çanların
Dışarıdaydı Dilleri, yaklaşırken Öğle Saati.
Ayaz yoktu, çünkü Tenimde
hissettim -sürünüyordu- çöl rüzgârları
Ne de Sıcak – çünkü Mermerden ayaklarım Serin tutabilirdi bir Mihrabı –
Oysa bir yandan da tadı bunlar gibiydi aynı,
Gördüğüm Şeylerin Tertiplenmiş özenle, Cenaze için
Anımsattı bana benimkini –
Ve sanki kazınmış hayatım Ve sığdırılmış bir çerçeveye Ve sanki alamıyor nefes anahtarsız,
Ve sanki Gece Yarısı, birileri –
Tıkır tıkır akan herşey – durduğunda –
Ve sardığında Boşluk çevremi –
Ya da Korkunç ayazlar – ilk Sonbahar ağıtları,
Susturunca Toprağın Kalbini –
Yok, aslında Kaos gibi çoğu – Durmaz – soğuk –
Hiç Şansı yok, ne bir Yelken Direği –
Ne de Kara Göründü diyen biri –
Ki doğrulasın – Çaresizliğimi.
We talked with each other about each other
We talked with each other about each other
Though neither of us spoke—
We were listening to the seconds’ Races
And the Hoofs of the Clock—
Pausing in Front of our Palsied Faces
Time compassion took—
Arks of Reprieve he offered to us—
Ararats—we took—
Birbirimizle konuştuk birbirimiz hakkında
Birbirimizle konuştuk birbirimiz hakkında
Açmadan kimse ağzını –
Saniyelerin Koşusunu dinliyorduk
Ve attığı Çifteleri Saatin –
Kötürümleşmiş Yüzlerimizin Önünde dura kalka
Zaman şefkatle –
Erteledi cezamızı alarak bizi Gemilerine –
Ararat’a – taşıdı –
Çeviri: Kayra B.
Yorum Gönder