
Sanat tarihinin en ilginç karakterlerinden biri Hieronymus Bosch. Hakkında çok az bilgi mevcut. Hollanda’nın ‘s-Hertogenbosch kentinde 1453 yılında doğduğu tahmin ediliyor. 1516 yılında yine aynı kentte ölmüş. ‘s-Hertogenbosch kentinden hiç ayrılmadığı düşünülüyor. Babası, büyükbabası ve kardeşlerinin ressam olduğu, ilk resim derslerini onlardan aldığı biliniyor. Erken yaşlardan itibaren simya ile ilgilendiği, aileni diğer üyeleri gibi Meryem Ana Kardeşliği adlı bir kuruluşa üye olduğu bilinenler arasında. Bu dinsel kuruluş ayrıca toplumsal yapı ve sanat alanında da oldukça etkin. Bosch da bu kuruluş için pek çok çalışma yapmış.
Resimleri özellikle şeytan ve şeytani düşüncelerin sembolleri, insan formunda ağaç dalları, büyücülük ile deforme edilmiş insan yüzleri, yaralanmış, dağılmış azap içinde insan bedenleri, maymun kafalı kuş gibi ucube yaratıklar, uğursuzluk simgesi olan baykuş, israf sembolü olan tahta kaşık, şeytanın cinsel şehvetinin simgesi olan gaydalar, hıristiyan dininden çıkmayı simgeleyen hilal ve sembolik anlamları açık olmayan bayrak, kuğu, kurbağa, ağaçkakan gibi tuhaf şeylerle çılgınca ve tıka basa doldurulmuş, nesnelerin doğal düzen ve dengesinin bozulduğu, bunun yerine şeytani kaotik bir düzenin geçtiği cehennem tasvirleri ile ilgi çekmiş. Bu resimleri nedeniyle hakkında pek çok çelişkili yorum yapılmış. Çoğu kişi tarafından sanatçı olarak değil garabet ressamı olarak anılmış. İnancı sorgulanmış, dinden çıkmakla suçlanmış. Büyücü ya da deli, hatta şeytanın müridi olduğunu düşünenler olduğu gibi kimileri tarafından da inançlı bir hıristiyan olduğu savunulmuş, onu dinden çıkmakla suçlayanların onun resimlerini anlamadıkları iddia edilmiş.

Dünyevi Zevkler Bahçesi (Ayrıntı)
Ressamın ünü ölümünden sonra da bir süre devam etmiş, diğer ülkelere de yayılmış. İtalya’da Guicciardini, Vasari, Lamazzo gibi sanat tarihçileri ondan övgüyle söz etmişler. İspanya kralı II.Felipe’nin(1527-1598) özel ilgisi sayesinde ünü İspanya’da da yayılmış. Bosch’un toplamda kırk tane eseri olduğu kabul ediliyor. Bunlardan otuz altı tanesi İspanya Kralı II.Felipe’nin sarayındaymış. Tüm bunlara karşın Bosch, ölümünden bir süre sonra, 19. Yüzyılın sonlarında tekrar hatırlanana kadar unutulmuş. O zamana kadar çoğunlukla Şeytan İmalatçısı biri olarak anılmış, ressamlığına, sanatçılığına şüpheyle bakılmış.

Dünyevi Zevkler Bahçesi (Kapak resmi)
1937 yılında Charles de Tolnay, Bosch ile ilgili ilk ciddi çalışmayı yapmış, doğrudan tablolardaki teknik ayrıntılara yönelerek hemen herkes tarafından kabul edilen bir kronolojik sınıflama gerçekleştirmiş. Bosch’un resimlerinin tamamına yakınının tarihsiz olduğu düşünülürse bu çalışmanın değeri daha iyi anlaşılır. Tolnay ayrıca Bosch’un kendi elinden çıkan eserlerle, çırakları ya da sonradan ortaya çıkan taklitçileri tarafından yapılan eserleri de ayıklamış. Tolnay’ın çalışması Bosch’un eserlerindeki teknik gelişim sürecini başarılı bir şekilde açıklamış olmakla birlikte eserlerdeki örtük betimlemeleri açıklamakta yeterli başarıya ulaşamamış. Yine de bu yöndeki çalışmalarında Bosch’un eserlerinde Freud’dan yüzyıllar önce Psikanalitik Kuramı çağrıştıran sezgisel ipuçları olduğuna dair görüşü değerli bulunmuş.

Jacques Combe tarafından 1946 yılında yayınlanan araştırmada Bosch’un eserlerindeki sembolik unsurların simya ve tarot gibi kaynakları ortaya konmuş, ayrıca 14.yüzyılda yaşamış Hollandalı mistik düşünür Jan Van Ruysbroek’in görüşleriyle ilişkisi açık bir şekilde gösterilmiştir.
Bosch’un 20. Yüzyılda tekrar gündeme gelmesini sağlayan asıl olay Wilhelm Franger adlı Alman sanat tarihi araştırmacısı tarafından 1947 yılında yazılan Hieronymus Bosch Milenyumu adlı eserin 1951 yılında İngilizce yayınlanması oldu. Franger, Bosch’un gizemli sembolik unsurlarla dolu eserlerinin altar panosu şeklinde yapılmış olmasına bakıp bunların ibadet amaçlı yapılmış olması gerektiği kanaatine ulaştı. Fakat bu resimlerdeki hem papaz sınıfına hem de paganlara yönelik eleştirel tutum bu resimlerin kilise ya da pagan gruplar için yapılmış olamayacağını düşündürdü. Öyleyse her ikisine karşı olan ve düşüncelerini semboller arkasına saklamak zorunda kalan bir gizli mezhep için yapılmış olmalıydı bu eserler. Bosch’un gizemli sembolik figürlerini çözecek anahtar bu mezhebin görüşlerinde bulunabilirdi. Franger, bu mezhebin de ancak ve ancak Ademciler Tarikatı olabileceğine hükmetti. Ancak daha sonra yayınlanan çalışmalarda bu eserlerin yapıldığı dönemde Rönesans’ın etkilerinin artık kuzeydeki ülkelerde de hissedilmeye başlanması, eski tarzların terk edilmekte oluşu, seküler dünya görüşlerinin güçlenmesi, kilise dışında başka kurumların ve kişilerin de sanatçılara hamilik etmeye başlamaları gibi nedenlerle Bosch’un altar panolarının özel bir işveren tarafından merak uyandıran karmaşıklığı için, ibadetle ilgili olmayan amaçlarla sipariş edilmiş olabileceği görüşü ağırlık kazandı.

Dünyevi Zevkler Bahçesi (Ayrıntı)
Araştırmacılara göre, çizimlerinden birine ‘En sönük zihinlerin tipik özelliği daima klişelere başvurmak ve kendi yaratılarını asla kullanmamaktır’ diye not düşen Bosch hiçbir ekole bağlı değildi. Gerçeklikle meşgul olmaması, Cennet, Cehennem ya da bir azizin tasavvurları gibi hayali kavramları somutlaştırmaya çalışması onu hem sıradan insanlar hem de sanat tarihçileri için zor anlaşılır kılmıştı. De Tolnay’a göre sanatçının doğduğu kentten ayrılıp bir yerlere gittiğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bu durum Bosch’un döneminin ana sanat akımlarından fiziksel olarak yalıtılmış olmasına yol açmış, hayal gücündeki ve tekniğindeki özgünlüğü mümkün kılmıştır.

Dünyevi Zevkler Bahçesi (Ayrıntı)
Ancak sanatçının Gotik sanatla özel bir ilişkisi vardır. Bunun nedeni ‘s-Herhogengosch’taki St.John Katedrali’dir. Bu katedral Fransız Gotik mimarisinin Hollanda’daki en güzel örneklerinden biriydi. 15. Yüzyılın başında yanan katedralin yenileme çalışmaları sanatçının yaşadığı yıllarda halen devam etmekteydi. Resmi kayıtlara göre katedralin yenileme çalışmalarına ve dekorasyonuna katkıda bulunan Bosch, Gotik sanat ve mimariyle yakın bir ilişki içinde oldu. Bu yenileme çalışmalarında ahşap ve taş oymacılarını izleyerek büyüyen Bosch’un bu gözlemlerinin sanatındaki en belirgin yansıması, resimlerindeki grotesk yaratıklardır. Gotik sanat sanatçının ifade biçimini etkilemiş, gotik sanatın, kurallarını kendi dinamikleriyle belirlemesi, doğa yasalarına uygun davranmaya ihtiyaç duymaması Bosch’un daha başlangıçta doğadan bağımsızlığını kazanmasını sağlamıştı.

Dünyevi Zevkler Bahçesi (Ayrıntı)
Bosch’un sanatı Gotik sanat ile yeni üslup arasında bir köprü olarak kabul edilir. Rönesansın ve Hümanizmin etkileri hissedilmeye başlanmış da olsa Bosch’un dünyasında Gotik geleneğin etkisi erken yaşlardan beri baskındı. Ayrıca 15. Yüzyılda büyücülüğe inanç ve şeytandan korku hala yaşama ve düşünceye hakimdi. O çağın insanları için şeytan her yerdeydi; eşyada, hayvanların içinde, ağaçlarda saklıydı. Bu saklı şeytanların, ruhlarını ele geçirmeye çalıştıklarına inanıyorlardı. İnsanları bu büyü, şeytan ve cehennem ateşinden koruyacak tek güç ise kiliseydi.
Özetleyecek olursak, yerel koşullar, taşralı geçmişi, Gotik sanatla içli-dışlı hayatı ve bundan beslenen hayal gücü, dindarlığı, yarı dinsel kuruluşlarla ilişkisi, Rönesans’ın kuzey ülkelerine doğru yayılması gibi etmenler Bosch’un sanatçı kişiliğine katkıda bulunmuş.

Dünyevi Zevkler Bahçesi (Ayrıntı)
Bosch resimlerinde ne anlatmak istiyordu sorusu hiçbir zaman yeterli bir ikna edicilikle açıklanamamış. Her açıklama çabası büyük bir gizemin bir köşesini aydınlatabilmiş:
Bosch normal dünyayı acayipleştirerek yarattığı karşıt şeytani dünyayı sunma arzusu içindeydi. (Rembert)
Bosch’un akılcı amaçlarının peşinde bilinçdışı dürtüleriyle resim yaptığından şüphe edemeyiz. (Rembert)
20. yüzyılda bu eserin (Dünyevi Zevkler Bahçesi) yankıları Max Ernst gibi Gerçeküstücüler’in eserlerinde, 1960’ların sonlarındaki saykodelik sanatta ve Francis Bacon’ın kutular içine hapsedilmiş, sefahat aleminde acı çeken figürlerinde görülebilir. (Dell)

Max Ernst (Celebes 1921)

Francis Bacon (Cruxification 1944)
İzleyicinin büyülenmesinin nedeni Bosch’un betimlemelerinin bilinçdışını uyarması olabilir. (Rembert)Bosch’un kötülüğün izlenimini aktarmaya çabaladığı bellidir. Kötülüğün dünyaya nasıl nüfuz ettiğini ve onun çeşit çeşit aldatıcı kılıklarını kaydetme arzusu Bosch için öyle olağanüstü bir dini motivasyondu ki, yönü belli olmadığında bile sanatçıya yön veriyordu. (Rembert
Yorum Gönder