(ZeplinArt Ocak 2024 sayısından) Son 2 ya da 3 yıldır Instagram’da James Grissom adında bir yazarı takip ediyorum. Sinema ile ilgili paylaşımlara ilgi duyduğumu tespit eden sosyal media algoritması sayesinde bir gün önüme düştü ve ağırlıklı olarak Amerikan tiyatrosunun dev isimlerinden Tennessee Williams’ın (1911– 1983) oyunları, oyunlarından yapılan film uyarlamaları ve özellikle beyaz perdenin bazı unutulmaz aktrisleri, Broadway oyuncuları ve, ayrıca, dans sanatçıları üzerine ayrıntılı alıntılarla ve etkileyici anekdotlarla bezeli paylaşımlarını izlemeye koyuldum.
Bir süre sonra bu paylaşımların bir kısmının Grissom’ın kendi yazdığı Follies of God adlı, Tennessee Williams konulu bir kitaptan yapıldığını fark ettim. Kitabı internette araştırdığımda Knopf yayınevinden çıktığını ve satış yapan internet sitelerinde veya goodreads gibi platformlarda gayet olumlu değerlendirildiğini gördüm. Kitap 2016 yılında, Follies of God: Tennessee Williams and His Women of The Fog tam adıyla yayınlanmış. Kitabın tanıtım metninde Tennessee Williams’ın, hayatının son döneminde kendisiyle irtibata geçen ve o sıralarda yazar olma hevesiyle yanıp tutuşan genç Grissom’a bir görev verdiği ve Grissom’dan kendisine esin veren büyük oyuncularla görüşmeler yaparak, onlar için ifade ettiği anlamı araştırmasını istediği yazılı.

Grissom, bir anlamda yazarın vasiyetini yerine getirircesine aralarında Lilian Gish, Jessica Tandy, Bette Davis, Marlon Brando, Eva Le Gallienne, Julie Harris, Kathrine Hepburn gibi büyük oyuncularla yaptığı binlerce sayfalık görüşme notlarını esas alarak bu kitabı hazırlamış. Yine Amazon’da yer alan tanıtım metninde şu yazıyor:
“Tennessee Williams’ın bu kayda değer ölçüde aydınlatıcı portresi, onun yaratıcılığının kalbini ve ruhunu oluşturan ögeyi – oyun yazarı ve oyuncu arasındaki dile getirilmemiş işbirliğini – gizleyen perdeyi kaldırıyor. . . Follies of God, Williams’ın Amerikan tiyatrosunu böylesine dönüştüren dramatik karakterleri ve oyunları nasıl yarattığına yönelik göz kamaştıran bir bakış açısı sunuyor.”

Yazarın Amerikalı modern dansçı Anna Sokolow (1910-2000) üzerine 2014’te yayınlanmış Anna Sokolow: We Must Be Ready, Right Now, To Do What We Must isimli bir kitabı daha var.
Bir süre sonra bu paylaşımların büyük bir bölümünde yazarın sadece Follies of God adlı yapıtından değil, Hollywood’un ve Broadway’in efsane oyuncularının hatırı sayılır bir bölümüyle yaptığı röportajardan da alıntılar yaptığını gördüm. Nedense bu kadar çok sayıda yıldıza erişmiş ve bu röportajları yapmış bir yazarın daha çok yapıtı, paylaştıklarına daha çok yorum yapanı ya da hakkında internette daha aydınlatıcı bilgi olması gerekir diye düşündüm. Tanımlayamadığım bir tutarsızlık kokusu aldım. Elbette üzerinde durmadım. Neticede sosyal medya çok da ciddiye aldığımız bir mecra değil, ya da öyle mi?
Gel zaman git zaman, bundan birkaç ay önce, Grissom’ın dikkatimi çeken bir paylaşımının ardından, yine internette kitabını ve ismini sorguladığımda ilginç bir yazıyla kaşılaştım. The New Yorker dergisinin 5 Haziran 2023 tarihli sayısında Helen Shaw imzasıyla çıkan makalenin başlığı şöyle:
Did This Writer Actually Know Tennessee Williams?
James Grissom says that he met the playwright and his famous muses, and quoted them extensively in his work. Not everyone believes him.
“Bu Yazar Tennessee Williams’ı gerçekten tanıyor muydu? James Grissom yazarla ve onun meşhur esin perileriyle tanıştığını söylüyor ve yapıtında onlardan kapsamlı alıntılar yer alıyor. Fakat herkes Grissom’a inanmıyor,” şeklinde Türkçeleştirebiliriz bu başlığı.
Çok şaşırmadığımı itiraf etmeliyim. Zira benim gibi Instagram’ı ara sıra kurcalayan, sosyal medyayı sistemli takip etmeyen, dünyanın öbür ucundaki sade bir Williams hayranında bile soru işareti uyandırmışsa, yazar üzerine binlerce sayfalık akademik çalışmanın yapıldığı, ders, seminer ve konferansların düzenlendiği koca ABD’de de birilerinin bunu araştırması kaçınılmaz, diye düşündüm.
Helen Shaw yazısına önce Grissom’ın Follies of God serüveninin nasıl gerçekleştirdiğine ilişkin kitapta da yer alan açıklamalara yer veriyor. Grissom 1982’de Baton Rouge’da henüz yirmili yaşlarında bir üniversite öğrencisiyken Tennessee Williams’a bir hayranı olarak mektupla ulaştığını ve daha sonra yazarın kendisini arayarak onu New Orleans’a davet ettiğini söylüyor. 1982’nin Eylül ayında New Orleans’a giderek yazarla altı gün geçiriyor. O günlerde yetmiş bir yaşındaki yazarın bir yaratıcılık krizi içinde olduğundan, yeniden yazmaya dönmeyi istediğinden, bu nedenle esinlenebilmek için kendisine bir görev verdiğinden söz ediyor. Tennessee Williams, Grissom’a yazar, yönetmen ve (çoğunlukla) aktrislerden oluşan bir liste yazdırıyor. Yaratma süreciyle ilgili paylaştığı fikirlerini, anılarını, onlarla ilgili övgü dolu düşüncelerini Grissom’ın bu ilham perilerine iletmesini ve Williams’ın onlar için ne anlama geldiğini öğrenmesini istiyor. Williams, “Bu insanlara, benim onlar için ne önem taşıdığımı sormanızı istiyorum,” diyor. Birkaç ay sonra, Şubat 1983’te Tennessee Williams ölüyor. Grissom ancak altı yıl sonra New York’a gidebiliyor ve anlattığı kadarıyla büyük yazarın listelediği yıldızlara tek tek ulaşıyor ve yayınlanması 2015’i bulan Follies of God’ın hazırlanma serüveni başlıyor.
Helen Shaw, on yıl süreyle Grissom’la çalışarak kitabı yayıma hazırlayan Victoria Wilson’dan “efsane editör” şeklinde söz ediyor. Wilson kendisi de Barbara Stanwyck’in biyografisini hazırlamış, Tenesse Williams’ın yayınlananan mektuplarının editörlüğünü üstlenmiş yayıncılık sekötürünün deneyimli isimlerinden. Wilson kitap için “Benim açımdan, hiç kuşkusuz, Tennessee Williams hakkında şimdiye kadar yazılmış en iyi kitap,” diyor.
Kitap hazırlanırken 2009 yılında Facebook hesabı üzerinden Grissom Williams’dan ve kitapta yer alan esin perilerinden alıntılara, hem de doksanlarda ayrıca görüşmeler yaptığı Alec Guinness, Arthur Miller, Mike Nichols, Eartha Kitt ve başka sanatçılardan anılar, alıntılar yayınlamaya başlıyor. Bu arada kitabın tanıtım turları yapılıyor.
fotoğraftaki: James Grissom

Buraya kadar her şey yolunda. Soru işaretleri şu noktada başlıyor. Shaw’un makalesine göre dört yüz sayfadan uzun olan kitapta katkıları için yüzden fazla sanatçıya “zamanlarını ve anılarını paylaştıkları için teşekkür edilmiş”. Ancak kitapta bunların çok azından alıntılara yer verilmiş. Elizabeth Taylor, Paul Newman, Marlon Brando gibi dev yıldızlardan alıntılara sadece 2009’dan itibaren kullanmaya başladığı Facebook, blog ve diğer sosyal medya platformlarında yer vermesi, kitapta hiçbir kaynak ya da not olmaması, yaptığı röportajlarla ilgili somut tarihler belirtmemesi, röportajları neredeyse hiç kaydetmediğini ve doldurduğu yirmiden faza mavi kapaklı defterin uzun zaman önce aşırı yıprandığını, tüm içerikleri onlarca yıl içinde bilgisayarlara aktardığını açıklaması hem dikkatli okurların hem de eleştirmenlerin dikkatini çekmiş.
Üstelik 2015 yılında Grissom’ın kitabı yayınlandığında, kitapta alıntılanan sanatçıların çoğunun ölmüş olduğuna dikkat çekiyor Helen Shaw. Bu nedenle Grissom ile görüşüp görüşmediklerini kontrol etmenin de imkânsız ya da çok zor olacağına değiniyor. Sosyal medyada yayınladığı alıntıların genellikle bir sanatçının ölümünden hemen sonraya denk gelmesi de tiyatro camiasının dikkatini çekiyor. Yönetmen Mark Armstrong Helen Shaw’a, ünlü biri öldüğünde kendi aralarında şöyle şakalaştıklarından söz etmiş:
“Ah, James Grissom’un Angela Lansbury ile gelecek hafta yapacağı röportajı sabırsızlıkla bekliyoruz.” Lansbury hakkında hiçbir şey yayınlamamış Grissom; ancak, örneğin, Mike Nichols öldükten (Kasım 2014) dört gün sonra, onunla yaptığı bir röportajdan ilk kez bir alıntı yayınlamış sosyal medya hesabında!
Hikâye giderek ilginçleşiyor. New Orlean’da bulunan Tennessee Williams Theatre Company‘nin kurucu ortağı Augustin Correro, 9 Ocak 2017’de Grissom’un Facebook’taki Follies sayfasında yer alan paylaşımları “post-truth” (“gerçeklik ötesi”) olarak nitelendiriyor. Correro çok geçmeden, tiyatrosunun Facebook sayfasında, tuhaf ve yüzeysel bazı profiller tarafından yüklenen saldırgan yorumlar görüyor, bunların bazılarının sahte hesaplar olduğunu tespit ettirerek yorumları kaldırtıyor. Bu deneyimini uzun uzun anlatırken, özellikle Grissom’ı suçluyor ve malzemesinin “doğrulanamaz” nitelikte olduğunu vurguluyor. Correro’nun yorumları, bir başka dikkatli okur tarafından da paylaşılıyor. Grissom her ikisine de kendilerine dava açacağını bildiriyor.
Haziran 2020’de Grissom bu kez 1991’de Harold Pinter ile yapmış olduğunu iddia ettiği bir telefon röportajından alıntı paylaştığında, New York WFUV radyosundan bir programcı konuşmanın Pinter’ı yansıtmadığını söylüyor, görüşmenin kayıtlarını paylaşmasını istiyor Grissom’dan. Grissom önce bunu yapacağını söylüyor, sonra programcıyı aşağılayan, saldırgan bir sosyal medya paylaşımı yayınlıyor. Programcı Knopf yayınevini arayıp şikayette bulunuyor, “yazarınızı dizginleyin,” diyor. Grissom yine dava tehdidi savuruyor. Fakat bu davaların hiçbirini açmıyor.
Tüm bu (ve daha fazla) bilgiyi edindikten sonra, Shaw Grissom’la yaklaşık beş saatlik bir telefon görüşmesi yaparak, kitabın kaynakları ve Grissom’ın kendi hayat/yazarlık serüveniyle ilgili bilgi edinmeye çalışıyor. Grissom’ın kendisiyle ilgili anlattıklarının (çalıştığı yerler, birlikte yaşadığı kişiler, röportaj yaptığını iddia ettiği bazı sanatçılarla görüşme yerleri, tarihleri, vs) doğrulanamıyor. Çok yakın dost olduğunu iddia ettiği Tony ödüllü Marian Seldes’le arasındaki ilişkiyi, aktrisin kızı “simbiyotik” şeklinde niteliyor gazeteciye.

Fotoğraf sanatçısı: Viktor Skrebneski
Grissom, Aralık 2023’deki
sosyal medya paylaşımlarında
Bette Davis ile 1984’te ve
Marlon Brando ile 1990’da
yaptığını iddia ettiği
söyleşilerden alıntılara yer
veriyor.

Fotoğraf sanatçısı: Cecil Beaton
Helen Shaw makalesini yayınlamadan önce New Orleans’a giderek, kariyerlerinin önemli bir bölümünü Williams üzerine çalışmaya vakfetmiş önemli akdemisyenlerle görüşmek için Tennessee Williams Scholars Conference adlı etkinliğe katılıyor, yazarın ömrünün son aylarında Grissom’a anlatmış olduğu iddia edilen olay ve düşüncelerin gerçeklik olasılığını araştırıyor. Grissom’ın Williams’la kitaba kaynak yaratan sohbetlerine mekân olan kafeleri, restoranları ziyaret ediyor. Bununla da yetinmeyip Marlon Brando’nun biyografisinin yazarına ve kitapta atıfta bulunulan diğer bazı sanatçıların yakın çevresine başvurarak ismen veya cismen Grissom’ı tanıyıp tanımadıklarını soruyor. Epey araştırmacı gazetecilik yapıyor. Yanıtlar hep şüpheli, soru işaretleri azalmıyor.
Son olarak Shaw saygın bir yayınevi olan Knopf’un avukatlarından şu bildirimi alıyor:
James Grissom, FOLLIES OF GOD için Knopf ile yaptığı sözleşmede kitabın içeriğinin tamamen gerçeklere dayandığını garanti etmiştir. Grissom’un kaynak materyalleri arasında hem Tennessee Williams’la hem de eserlerini canlandıran aktrislerle yapılan kişisel röportajların yanı sıra yazara ait çok sayıda not da yer almıştır. Yayınlanmasından bu yana geçen yedi yıl içinde, Lois Smith, Marian Seldes ve diğerleri gibi katılımcılar, kitabı desteklemekten kesinlikle vazgeçmemiş ve Grissom’un anlatısına karşı çıkmamıştır.
Gazeteci Shaw, Marian Seldes’in kitabın yayınlanmasından önce öldüğüne, Lois Smith’in ise kendisiyle görüşmeyi kabul etmediğine değiniyor. İster gerçeklere dayalı ister kurgusal, Grissom’ın Follies of God’ının ya da sosyal medya anekdotlarının bugüne dek Tennessee Williams ve oyunları hakkında yayınlanmış pek çok yapıttan daha çok alıntılandığını vurguluyor. Bir açıdan, Grissom’ın belki de unutulmuş ya da unutulmakta olanı, giderek soluklaşan esin perilerini yeniden ve yeniden aklımıza düşürerek bir misyonu yerine getirmeye çalıştığını düşünülebiliriz. Büyük olasılıkla bu röportajlar Grissom’ın Williams’ın yaratıcı bakışını kendi kafasında yeniden yorumlaması, tasarlaması üzerine kurulu kurgusal metinlerden ibaret. Bu kulağa hem çok sevimli, hem tüyler ürpertici geliyor. Binlerce saat, binlerce sayfa belge tarayarak, gözlerini körelten biyografi yazan, ele geçirdiği bilginin gerçekliğinden emin olmak için kendini paralayan araştırmacı yazarlar, gazeteciler saçını başını yolabilir bu durumda. Peki ya emek meselesi? Akademisyenler gibi Grissom da emek harcamış mutlaka, ona da vahiy gibi inmemiş yazdıkları. Ortada sanatsal başarısı takdir edilen bir kitap var. Akademisyenler Grissom’I ciddiye almadıklarını ifade ediyor, ama Grissom onlardan daha hızlı ulaştırıyor Tennessee Williams’ı kitlelere, en azından şimdilik. Ne kadar kalıcı olacak, onu kimse bilemez (son zamanlardaki paylaşımlarında kendi kitabına ve yaptığı söyleşilere göndermeleri göreli azaldı).
Helen Shaw önemli bir noktaya da parmak basıyor: “Tennessee Williams üzerine çalışan bir akademisyenseniz, bir Pinter hayranıysanız ya da Brando’nun biyografi yazarıysanız, sorun gayet net görünüyor: Grissom zaten kırılgan olan tarihsel bir kaydı bulanıklaştırıyor.”
Ve biyografi yazarı William J. Mann’dan yaptığı alıntıyla asıl meseleyi özetliyor: “Bu çok zararlı bir yaklaşım,” diyor Mann. “Bugün gerçeklerin giderek önemsizleştiği bir çağda yaşıyoruz.” Temkinli bir bakış açısıyla ekliyor: “Hayran kurgularını seviyorum! Tarihsel kurguyu da seviyorum. Ama lütfen bunu gerçekmiş gibi yutturmaya kalkmayın!”
2 comments
selman
çok feci…sıradan okuyucu kime ve neye güvenecek o halde?
Bu posttruth meselesi çevirilerde de ciddi bir sıkıntı oluşturuyor. Mesela bir yayınevi kendi gerici ideolojileri doğrultusunda mesela kesmeler kırpmalar cümle kelime değişiklikleri, paragraf çıkarmalar vb yapabiliyor…
patronzeplin
Ürkütücü hakikaten. Neyin hakikat, neyin zırva olduğunu ayırt edemeyen milyarlar yaşıyor dünyada ve kaderimizi bu yığınlar belirliyor.