KENDİMİ BEKLERKEN

Edebiyata ilk adımım
1961’de diyalog yazarak oldu:
Kısa, yalın.
Onyıllar sonra fark ettim ki
üslubum ilk adımda belli olmuş.
Beckett’i sevişimde üslup yakınlığının payı var.
Sevgili Uğur Ün ile Fransızca ve İngilizceden yaptığımız
Godot’yu Beklerken çevirisi
Orhan Alkaya’nın rejisi ile 1997’de
İstanbul BB Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi.
(Vladimir’i Savaş Dinçel, Estragon’u Engin Alkan canlandırdı.)
Yapımda dramaturg olarak yer aldım.
‘Kendimi Beklerken’ şiiri
24 bölümden oluşan bir destan.
(Bkz: İzler, Toplu Şiirler 1966-2006, YKY 2006)
Yirmi yedi yıl sonra kısacık bir türev çıkıverdi:
KENDİMİ BEKLERKEN
-Samuel Beckett’e –
Ah
Sabah
Bir gün daha
Eski bir gün daha Bir gün daha eski
Daha eski bir gün Daha bir eski gün
Gün daha bir eski Bir gün daha eski
Eski bir eski daha Eski bir ‘daha’ daha
Daha bir ‘daha’ daha Gün eski bir daha
Eksi bir gün daha Bir gün daha eksi
Eski bir eksi gün Yine ‘yeni’ eski eksi
Eksi eski ‘yeni’ yine Eski ‘yeni’ eksi yine
Eski eksi yine ‘yeni’‘Yeni’ yine eksi eski
‘Yeni’ bir eski bir daha Eski ‘yeni’ bir daha
‘Yeni’ bir gün daha Eski güm! bir daha
Bir gün daha eski Bir gün daha eksi
Epey onlar pek az bendim
Eylemsiz gelir mi kendim?