KARİKATÜRÜN DİLİ (2): KONUŞMA BALONLARI

Olasılıkla her çocuğun hayal dünyasından, konuşurken ağzımızdan çıkan sözlerin havaya karışarak evrenin bir parçası olduğu düşüncesi geçmiştir. Belki de bizden önce yaşadığını bildiğimiz milyarlarca insanın sözleri uzayın diplerinde bir gezegende yankılanıyordur. Bu hayalin ne kadar gerçek olduğunu bilemesek de karikatürün dilinde konuşma balonlarının, ağızdan çıkan sözleri hemen yukarımızda bir yerde tuttuğu bir gerçektir. Konuşma balonları karikatürde dilin sesidir. Tipik bir konuşma balonu oval bir dairenin konuşanın ağzına doğru uzanan sivri bir çıkıntısından oluşur. Ancak grafik sınırların çeşitliliğinde sayısız formda balon görülebilir. Düşünce balonunda ise sivri çıkıntı yerine beyine yakın bir yerden çıkan ve giderek büyüyen kabarcıklar bulunur.
Konuşma balonu, içerdiği sözün çok ötesinde kendi imgesel temsiliyeti ile sınırsız bir anlatım gücüne sahiptir. Çizer konuşmaya, söz etmeye, meram anlatmaya ve vermek istediği mesajlara dair her şeyi ona yüklediği anlamlarla aktarır.
Bazı çizerler balonu sevmez ve kullanmazlar. Onlar çizginin gücünü yeterli bulur, çizgi dışı her unsuru karikatür için fazla bulurlar. Ama bu durumda bile konuşma balonu karikatürdeki yerini imgesel gücüyle almayı başarıyı. Zira konuşma balonu boşken bile sözle ilgili bir mesaj aktarabilir. Örneğin tek başına boş blr konuşma balonu bazen boş konuşmayı, bazen sessizliği temsil eder.
Bu yazımızda karikatürün dilini oluşturan imgeler dünyasından konuşma balonlarını seçtik.

İlk örnek ünlü çizer Saul Steinberg’den. Çizgileriyle devrimsel bir üsluba sahip Steinberg’in bu karikatüründe, masasında sarkastik blr gülüşle oturmakta olan bir yetkilinin, olasılıkla bir çalışanının isteklerini reddedişi ele alınmaktadır. Çizer bunu, İngilizce hayır anlamına gelen “no” sözcüğü şeklinde bir konuşma balonuyla anlatmaktadır. Üstelik bu hayırın, epeyce uzun, ne dediği anlaşılmayan bir söylev sonrası söylendiği de konuşma balonunun içini tıka basa dolduran yazılardan anlaşılıyor. Ne çok karşılaştığımız bir durum değil mi?

İlk yazımdan sonra gelen geribildirimlerden de cesaret alarak konuşma balonu kullanımıyla ilgili birkaç örneği kendi çizimlerinden seçmek istedim. İlk örnekte askıya alınmış bir konuşma balonu yer alıyor. Askı, kullanmadığımız objeleri geçici de olsa ortadan kaldırırken yararlandığımız bir araç. Kullanım biçimi oldukça iyi bilinen bu gerecin bir konuşma balonunu taşıyor olması sözün bazen dinlendirilmesi gerektiğine yönelik bir mesajı aktarıyor. Gerçekten susmak bazen bir çok şeyin çözümü olabiliyor.

Aynı çizim, askıya alınmış giysilerle özdeşleştirildiğinde yıkanıp güzelce ütülenmiş ve kullanıma hazır edilen bir kıyafeti de çağrıştırılabilir. Ancak bu fikrin verilmek istenmesi halinde çizimde en azından bir ütü imgesinin yer almasını tercih ederdim.
Edilen sözün alıcıda bıraktığı bir ağırlığı bulunur. Kimi söz öylesine ağırdır ki yaşam boyu akılda kalır ya da bir tokat gibi yüzde patlar. Sözün ağırlığına ait bir gönderme yapmak istediğimde bir TIR’a yüklenmiş konuşma balonu metaforu geldi aklıma.
TIR ağır yük taşıması nedeniyle anlatıma yardımcı bir unsur oldu. Öte yandan karikatür güldürme ve düşündürme amaçlarını yerine getirirken hep çelişki ve çatışmalardan yararlanır. Nitekim sözün TIR’la taşındığı görülmemiştir ve alışılmadık bu anlatım izleyicide bir gülümse sağlayacaktır.
Paylaşacağım son karikatürüm aslında yazı dizimizin ilkinde konu edindiğim başarı kürsüsü metaforunu da içeriyor. Böylelikle bir taşla iki kuş da vurmuş olacağız.

Karikatür “Söz gümüşse sükut altındır” atasözüne bir gönderme yapıyor. Madem ki susmak söze kıyasla daha büyük bir başarı, o halde madalyaları neden bir yarışma kürsüsünde dağıtmayalım? Göreceğiniz gibi birincilik basamağı boş kalmış, yani sessizlik altın madalyanın sahibi. Boş ya da beyaz rengi nedeniyle, boş ya da güzel söz olarak algılanabilecek konuşma balonu ikinci sırayı alırken üçüncü sırada siyah renkli bir konuşma balonu yer alıyor. Siyah genellikle olumsuz, karanlık ve kemlik sembolü olduğundan aslında ikinci sıradakinin güzel sözleri temsil ettiği sonucuna da varılabilir. Bazı okurların susmak değil konuşmak daha değerlidir dediğini duyar gibi oluyorum. Elbette her şey kendi bağlamında değerli. Susmanın gerekli olduğu anlar olabileceği gibi lafı gediğine koyacak şekilde bir konuşmanın da tadından yenmeyeceğini biliyorum. Gün gelir onunla da ilgili bir şeyler çizerim.

Türk karikatür tarihinin önemli isimlerinden biri de Ali Ulvi. Yalın çizgileri ve portre karikatürcülüğündeki sıradışı başarısı ile bilinen Ali Ulvi’nin konuyla ilişkili seçtiğim karikatürü kafes metaforu ile buluşmuş. Karikatürde demir parmaklıklar arasındaki bir mahküm ile dışardan onunla konuşmakta olan birini görüyoruz. Demir parmaklıklar arkasındaki kişi olasılıkla düşüncelerinden ötürü özgürlüğü elinden alınmış biri. Dışarıdaki sözde özgür kişinin bir kafese alınmış konuşma balonu bu dialogun ciddi bir oto sansürle gerçekleştiğini gösteriyor. Sonuçta düşünce özgürlüğünün olmadığı bir yerde içerde olmakla dışarda kalmanın bir farkı yok.

Fransız karikatürist Piem’in yazıma eklediğim karikatürü de konuşma balonları üzerinden mesajını aktarır. Piem karşılıklı oturan ABD ve Çin devlet başkanları arasında kurduğu iletişimi balonlar içinde yerleştirdiği sembollerle ifade eder. Dönemin Çin Devlet başkanı Mao Zedung ile ABD başkanı Richard Nixon arasındaki dialogta, Mao, Çince karakterlerle temsil edilen ve kendi kültürü ile ideolojisine odaklanan bir konuşma yapmaktadır. Kendine tamamen yabancı bu dili ve söylenenleri anlamadığı açık olan ve Sam Amca görünümde çizilmiş Nixon ise kendi bakış açısını para odaklı bir şekilde ifade eder. Yani ortada bir dialog görünmesine karşı gerçek bir iletişim yoktur ve her iki tarafta sadece kendi görüş ve ideolojilerini dile getirmektedir. Soğuk savaş yıllarında çizilmiş bu karikatürde eleştirilen durum ne yazık ki günümüzde de benzer şekilde sürmektedir.

Karnından konuşmak genellikle, bir kişinin bilgi sahibi olmadığı veya konuya dair derin bir anlayışa sahip olmadığı durumlarda, özensiz bir şekilde konuşması ya da gerçekleri çarpıtarak bir şeyler söylemesi anlamında kullanılır. Bir kişi bir konuda bilgi sahibi olmadığını bildiği halde o konuda ahkâm kesiyorsa, diğerleri tarafından bu kişi karnından konuşmakla eleştirilebilir. Bu tür eleştiriler, genellikle birisinin kendine güvenerek konuşmasının ya da boş yere fikir beyan etmesinin yarattığı olumsuzlukları vurgulamak amacı taşır. Toplumsal düzeyde politikacı eleştirilerinde de sıklıkla kullanılan bir ifadedir. Dünyaca ünlü bir çizerimiz olan Turhan Selçuk bunun bir örneğini harika bir karikatüründe vermişti.

Yazımı aynı konuda çizdiğim bir karikatürle bitirmek istiyorum. Hekimliğimi ele veren bir yanı olsa da karikatür, karnından konuşma balonu çıkan bir hastaya yapılan ameliyat sahnesinden oluşuyor. Hayretler içindeki hekim ve hemşirenin karşılaştığı bu beklenmedik durum izleyici için de önce şaşkınlıkla gözlenen hemen ardından karnından konuştuğu anlaşılan adama yönelen bir alaya dönüşür.
Ne diyelim? Karikatür karından konuşmaz, diyeceğini tam tersine kitabın ortasından ve acımasızca söyler.