DÜŞÜNCELER, KÜLTÜR YOLCULUĞU

FOTOĞRAFIN CAZ SAATLERİ – 4

Yol bir düşüncedir. Sonsuzluk vaat eden ince bir düşünce. Suyu, o her haliyle içselleştirir yol. Gazdan sıvıya, sıvıdan kara buza dönüştürür ve kendi eliyle tamamlar ömrünü. Hayır, yol ömrünü tamamlayan değil,  kendi yurdunu gurbet edendir. Ayak basılacak her il, her ülke yabana keser. Suyun buz halinden beter irkiltir insanı. Uzak bir denizden, daha da uzak bir dağa doğru çıkılan o ıssız ve sessiz yolculuk ömrün talan edilmesine engel olmaz.

Yol eksilenin hesabıdır bir de. Yenilgiyle, kayıpla, terk edilmeyle öpüşür ve daha bir kamçılar yolcuyu. Soğuk demirlerin, bıçağa kesen rayların sonu gelmez ağıtıyla yer değiştirmiştir. “Ömrüm belirsiz istikametlerin düğüm olduğu bir gecede nihayet bulacaktır” diye mırıldanır kuytu köşesinde. Yaşlı bir adamdır artık. Yola o ilk çıktığındaki berraklık yoktur bakışlarında; yılgınlık ve yenilgi tüm gövdesini habis bir ur gibi sarmış, çölde giderek uzayan bir gölgeye dönüştürmüştür. Yolun başlangıç yerindeki o görkemli istasyon bile ulaşılmaz bir hayaldir şimdi.

Evet, yolcu yola çıkamayandır. Yolcu soğuk iklimde yol alamayanın, kara saplananın ta kendisidir. Yas dolu bir törenin başladığını haber verir kampana; belli belirsiz çalar ve o ağır vagonlar acıyla sarsılırlar. Hiçliğe yolculuk kendi tarihinde önce bir nokta olacak, derken kaybolacaktır. 

Usanmaksızın yinele bu yüzden; yol bir düşüncedir! Her düşünce gibi doğar, çoğalır ve soruya dönüşür. Yanıt ise, suyun o her halinde olduğu gibi, bir başka türlü yansıyacaktır…

16 Temmuz 2020, Foça-İZMİR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir