FOTOĞRAFIN CAZ SAATLERİ -7

DERİ BİR SERÜVENDİR
Yazı: Canan Erdönmez (Tasarımcı)/ Fotoğraf: Lütfü Dağtaş
İnsanlar; hangi işi yaparlarsa yapsınlar, işlerini tutkuyla yapıyorlarsa coşku duyarlar ya, işte dericilik de o tutku duymadan yapılamayacak mesleklerden biridir. Çok meşakkatli ve uzun bir çıraklık sürecinin yanında yetenek, deneyim, bilgi gerektiren, fazlasıyla emek ayrıca sabır isteyen bir zanaattır.
Deriyi işlerken de, ürüne dönüştürürken de elin, üstün başın kirlenir. Sonuçta elde ettiğin; atık bir nesnenin hayranlık uyandıran çok değerli malzemeye dönüşümünün hikâyesidir. Bu hikâyede upzun bir serüven gizlidir. Ayrıca deri işleme günümüzde geçerlik kazanan sürdürülebilirlik kavramına yüzyıllardır sahip olan bir sektörün hikâyesidir.
Tasarımlarımı yaparken kullandığım malzeme olan derinin geçirdiği evrimi her defasında hayranlıkla izlerim. Kokusu her defasında başımı döndürür. Deri malzemenin diğer bir özelliği de her defasında usuldan okşamam için beni kışkırtmasıdır. Bu renklilik içinde bir yandan da yüzülmüş deriyi bin yıllardır kol ve beden gücüyle, doğal tanenleri kullanarak işleyegelmiş karatabakları, o elleri öpülesi zanaat ustalarını düşünürüm. Karatabağın, işlenti sırasında ne kadar kireç kullanacağını, palamudu nasıl koyacağını, suyu nasıl kullanacağını bilmek düşüncemi varsıllaştırır. Öyle varsıllaştırı ki; kireçle muamele ederken, palamut ve somak ile deriyi yumuşatırken, havuzda bekleyen deriyi çıkartırken, etlemesini yaparken, zırnıklarken, tokmaklarken, zıvatlarken yaşadıkları yağlıboya tablo resim gibi karşıma çıkar.
Derinin, destansı serüveninde tasarımcı olarak yer alıyor olmak mutluluğumdur.
Ağustos 2021