KARİKATÜRÜN DİLİ (3): ÖZGÜRLÜK HEYKELİ

Dünyada pek az anıt ABD’nin New York şehrinde bulunan Özgürlük Heykeli kadar iyi bilinir. Bu anıt heykel Fransa tarafından ülkenin 100. yılı kuruluş anısına hediye edilmiştir. İnşası 1886 yılında tamamlanarak ziyarete açılan heykelin dış yüzü bakırla kaplıdır. Liberty adasında bulunan heykel, sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bir kitabe tutar. Bu nedenle resmi adı Dünyayı Aydınlatan Özgürlük’tür. Kaidesi ile beraber 93 metre yüksekliğinde olan heykelin tuttuğu tabletin üstünde Bağımsızlık Bildirgesi‘nin tarihi olan 4 Temmuz 1776 notu bulunur.
Bu yazımızda Özgürlük Heykeli‘nin karikatür dünyasında nasıl ve hangi amaçlarla kullanıldığını el alacağız. Karikatürde özgürlük kavramını anlatmanın en doğrudan ve en sık kullanılan yollarının başında kırılan zincirler ya da bir kafesin açılan kapısı gelir.
Kanatlarını açarak gökyüzünde süzülen bir kuş veya kozasından çıkıp uçan bir kelebek, bir duvarın veya bir bariyerin yıkılması, kapalı bir kapının arkasında aydınlık bir yolun veya sonsuz bir ufkun görünmesi diğer anlatım örnekleridir. Özgürlük heykeli de, adı üzerinde, bu kavram etrafında dönen birçok olguyu ele almakta iyi bir araç olmuştur. Özgürlük Heykeli, genellikle Amerika Birleşik Devletleri’ni, New York şehrini veya özgürlük ve adalet gibi kavramları temsil etmek için kullanılır. Heykel, bazen bir insan gibi davranan, canlı bir karaktere dönüştürülür. Konuşur, duygusal tepkiler verir ve mevcut olaylar hakkında yorum yapar.

Özgürlük heykelinin karikatürde kullanılmasına ilk örneklerden birinin 1881 yılında San Francisco merkezli The Wasp adlı dergide yayınlanan “A Statü For Our Harbor” adlı çizim olduğunu biliyoruz. Bu kullanım, heykel henüz tamamlanmamışken yayımlanmış bir siyasi hiciv örneğidir. Karikatürde, bir Çinli göçmen figürü, bir meşale yerine tütün piposu tutarken; başından yayılan ışınlarda “pislik”, “ahlaksızlık”, “hastalık” gibi sözler yer alır.
Özgürlük Heykeli karikatürde doğal olarak temsil ettiği değer ve anlamların geçtiği durumları ifade etmek için dönüştürülür. Örneğin Özgürlük Heykeli‘nin temsil ettiği değerlerden biri ABD’nin dünyadaki en özgür ülke olduğu iddiasıdır ve çizerler bunun pek de öyle olmadığını ya da bu böbürlenmenin içinin boş olduğunu işler dururlar.

Usta Çizer Mim Uykusuz‘dan seçtiğim iki örnek bununla ilgilidir. İlk örnekte taş devrinden bir adamı temsil eden ve elinde meşale tutan biri Özgürlük Heykeli önünde durmaktadır. Adamın meşalesi öylesine uzundur ki heykelin boyunu geçer ve ondan büyüktür. Özgürlük Heykeli bu duruma şaşkınlıkla bakmaktadır. Çizer bir anlamda bizi bu iki meşale ile bir kıyaslamaya çağırmakta ve düşündürmektedir. Gerçekten hangisi daha çok özgürlük vaat edebilir? İnsanlık geliştikçe özgürlükleri küçülmekte midir?
İkinci örnekte bu kez çağdaş biri elinde bir pankart ile heykelin karşısındadır. Heykel bu kez kendi vakur duruşuyla çizilmiştir. Adam pankartıyla heykelden “Hürriyet” istemektedir ve bu heykelin pek de umurunda değildir.

Heykelin temsil ettiği özgürlük yerine gerçekte özgürlükleri hapseden yüzünü Turhan Selçuk’un nefis karikatüründe görürüz. Selçuk bu mesajını Özgürlük Heykeli‘nin tacında yarattığı bir kafese hapsettiği, kanatları ile özgürce uçmayı ve çıplaklığıyla özgürce yaşamayı isteyen bir kadınla verir. Sadece baş bölümünün yer aldığı karikatürde heykel klasik yumuşak hatlar yerine köşeli, geometrik ve soyut bir tarzda yorumlanmış yüz ifadesi sert ve mekanik sanki bir robotik ya da endüstriyel figüre dönüşmüştür.
Renklerdeki soğuk tonlar ile arka plandaki karanlık, kızıl atmosfer bir tür distopik ya da uyarıcı bir anlam taşıyor gibidir.

Turhan Selçuk, Özgürlük Heykeli‘ni kullanan birkaç önemli karikatüre daha imzasını atmıştır. Bir başka karikatüründe yine heykelin başı ve ışınsal tacından yola çıkar ve bu sivri uçlara takılarak ölen bir güvercin görülmektedir. Heykelin yüzündeki ifadesizlik özgürlüğün sessiz kalmasını ve barışın yitirilmesine tepkisizliği simgelemektedir. Turhan Selçuk’un politik ve insancıl duyarlılığının bir yansıması olarak karikatür, özgürlük adına yapılan şiddeti ve iki yüzlülüğü hicvetmektedir.

Selçuk’un bir başka karikatüründe bu kez Özgürlük Heykeli ayaklarıyla bir zenci köleyi ezmektedir. Heykel, yukarıdan bakılan bir açıyla, heybetli ve sert çizgilerle verilmiştir. Bu, gücün ve otoritenin altını çizer. Kaidenin kenarından başı aşağı sarkmış kişi işkence gören, özgürlüğü elinden alınmış birini temsil eder. Turhan Selçuk burada özgürlüğün adına yapılan baskıları eleştirmekedir. Özgürlük Heykeli, “özgürlüğün koruyucusu” gibi görünürken aslında kendi kaidesinde bile özgürlüğü yok etmektedir. Bu, özellikle Batı dünyasının ya da ABD’nin “özgürlük” söylemini kullanarak yaptığı savaşlar, işgaller veya insan hakları ihlallerine bir göndermedir.

Yazımızda Bulgar karikatürist Assen Grozev’in konuyla ilgili iki karikatürüne de yer vermek istedim. Kendine özgü çizgileriyle o da görüşlerini çizgilere aktarmış. Karikatürlerden ilkinde Özgürlük Heykeli elinde atom bombasının mantar şeklindeki dumanını tutarak uçmaktadır. Aşağıda gökdelenlerden oluşan New York’un silüeti izlenmektedir. Heykelin yüzüne bakılacak olursa bunu gururla taşıdığı anlaşılmaktadır. Normalde özgürlüğü, aydınlanmayı ve insan haklarını temsil eden Özgürlük Heykeli burada bir yıkım simgesiyle (nükleer patlama) özdeşleşmiştir. Bu, “özgürlük” adına yapılan savaşların, nükleer silahlanmanın ya da Amerika’nın dünya üzerindeki politikalarının özgürlük getirmediği, aksine felakete yol açtığı anlamına gelebilir. Karikatür, Soğuk Savaş dönemine ait tipik bir temayı işler: Batı dünyasının barış ve demokrasi söylemlerinin ardında nükleer güç gösterisi ve tehdit vardır. Heykelin elindeki patlama bulutu, Amerika’nın “özgürlük elçisi” kimliğini ironik biçimde tersine çevirir.

Çizerin ikinci karikatüründe ise daha sert bir mesaj bulunur. Karikatürde yüksek, kaide üzerinde duran, askeri üniformalı, buyurgan bir şekilde sağa doğru parmağıyla işaret eden bir erkek figürü görülmektedir. Figürün duruşu ve anıtsal kaidesi, Sovyet veya Doğu Bloğu ülkelerinde yaygın olan kahramanlık anıtlarını veya yöneticilerin otoritesini simgeleyen heykelleri çağrıştırmaktadır. Anıtın boyutu ve konumu da iktidarın ezici gücünü ve yönlendiriciliğini vurgulamaktadır. Aşağıda yerde ise Özgürlük Heykeli görülür. Özgürlük Heykeli meşale veya yasa tabletini taşımak yerine, askeri bir silah tutmaktadır ve belirgin bir şekilde hizmetkar veya eğilmiş bir pozisyondadır. Bu gösterimle çizer , genellikle ABD’yi veya Batı Kapitalizmini temsil eden Özgürlük Heykeli’nin yozlaşmış veya militarist bir versiyonunu sunarak, Soğuk Savaş döneminin Batı propagandasına bir eleştiri yapmaktadır.

Yazıyı güncel bir konu ve çizimle bitirelim. Mike Lucovich’in geçtiğimiz günlerde gazetelerde çıkan karikatürü ABD’deki göçmen politikalarına bir politik gönderme yapıyor. Fonda New York şehri silüeti, denizde Özgürlük Heykeli‘nin bulunduğu adanın yanından geçmekte olan bir tur teknesi görülmektedir. Ne var ki heykelin sadece kaidesi vardı ve Bayan Özgürlüğün nerede olduğu tur rehberinin konuşma balonuna yansıyan açıklamasından anlaşılmaktadır.
Rehber açıklamasını şöyle yapar: O, sınır dışı edilmeden önce 139 yıldır toplumun sevgili bir üyesiydi.