KARTAL BAKIŞLI ERIC ROHMER

YENİ DALGA’NIN MAĞRUR ADI, ÇOK ÇALIŞAN, ÇOK DÜŞÜNEN, AZ KAŞINAN, SELVİBOYLU, KARTAL BAKIŞLI ERIC ROHMER’DEN (21 MART 1920- 11 OCAK 2010) ALTMIŞLI YILLARA SUNULAN DÖRT ADET CİLALANMIŞ, BOL PARLATILMIŞ, ARAP SABUNUYLA PAKLANMIŞ ÜRÜN

LE SIGNE DU LION, 1962
Geleneksel sinemaya karşı çıkıp devrimci nutuklar atan Yeni Dalgacılar’ın en ateşlilerinden Rohmer’in ilk uzun metrajı hakkında, çekiminden 70 sene sonra izlendiğinde pek olumlu şeyler söylemek mümkün değil.
1.88’lik selvi boylu Rohmer’i sinema yazarları öteki Yeni Dalgacılar’dan (Truffaut, Godard, Chabrol filan) farklı bir yere koyuyorlar. Bunun nedeni akımın yaratıcılarının Yeni Dalga’nın ana ilkelerini naralar atıp belirledikten sonra, yıllar geçip de deneyim kazandıkça başka yollara sapmaları, farklı yöntemler benimsemeleri, oysa dirençli yönetmenin katır inadıyla bildiklerinden ölene kadar vazgeçmemesi kuşkusuz bayağı ilginç.
Değerli çevirmen Uğur Külünkoğlu’nun bayağı ter dökerek başlığını dilimize Aslan Burcuşeklinde çevirdiği filmin senaryosu Rohmer’e ait, diyaloglarda Paul Gégauf yardımcı olmuş kendisine.Öykünün kahramanı Wesselrin kırk yaşlarında bir Amerikalı, Paris’te yaşıyor. Ancak adamın”on dönüm bostan/yan gel yat Osman” felsefesini benimsediğini izliyoruz. Çünkü çalışmıyor, arkadaşlarından tırtıkladıklarıyla sürdürüyor yaşamını.
Hikayenin ivmelenmesi Amerikalı’nın bir telgraf alışıyla gerçekleşiyor. Telgrafta deniyor ki, zengin bir teyze ölmüş, Wesselrin’e dev bir miras kalmış.Amerikalı derhal bir parti düzenleyip bütün tanışlarını davet ediyor bunun şerefine. Ancak teyzenin kendisini mirastan mahrum etmesiyle de dev bir hayal kırıklığı yaşıyor sonrasında.Finalde Amerikalı’yı düşkünleşmiş bir halde sokaklarda sürterken izliyoruz.
1962 Cahiers du Cinéma değerlendirmesinde Aslan Burcu en iyi ona aday gösterilmiş ama sonuca ulaşamamış.

LA CARRIERE DE SUZANNE, 1963
Yeni Dalgacılar’ın evren kadar bükülmezi Rohmer’in hikâyeye, akışlılığa zerre kadar önem vermediği, sadece işlediği kişilerin düşünce ve kişilik özelliklerine yoğunlaştığı sayısız sıkıcı işinden birisi de La Carriere de Suzanne kuşkusuz.Ama ilkin 1950’den bu yana Rohmer’in çektiği kısa metrajlara göz atayım (teşekkürler IMDB): Journal d’un Scélerat (1950), Bérénice (1954), Véronique et Son Cancre (1958), Présentation ou Charlotte et Son Steak (1960).
Senaryo Rohmer’e ait. Hikaye üç kişi arasında geçiyor. İki arkadaş (Bertrand ve Guillaume) ve bir genç kız (Suzanne) arasında. Oğlanlar üniversite öğrencisi.İki gencin Suzanne’in çevresinde dolanıp, sonra birbirlerine kızın ne kadar paçoz olduğunu anlatmalarınıizliyoruz filmin bitmez tükenmez geyikleri boyunca.
La Carriere de Suzanne’in tek erdemi uzunluğunun 54 dakika oluşu.

LA COLLECTIONNEUSE, 1967
Rohmer 1963 yapımı La Carriere de Suzanne sonrası önce kısalara, ardından televizyon işlerine yoğunlaştı. Bizim diyarda Koleksiyoncu Kız adıyla bilinen film Rohmer’in 1963-70 seneleri arasında çekmiş olduğu iki uzun metrajdan ilki.Şimdi Eric’in 1967’ye kadar ürettiği işlere bir göz atalım. Kısalar: La Boulangere de Monceau, Nadja a Paris, Les Cabinets de Physique au 18eme Siecle, l’Ere Industrielle, Perceval ou Le Conte du Graal, Les Histoires Extraordinaires d’Edgar Poe, Entretien sur Pascal, Don Quichotte, Victor Hugo, Une Etudiante d’Aujourd’hui.TV belgeselleri: En Profil dans Le Texte, Les Caracteres de La Bruyere, Cineastes de Notre Temps.Bunlara Paris Vu Par başlıklı 6 yönetmenli yamalı bohça için çekilmiş Place de l’Etoile bölümünü de ekleyebiliriz.
Gelelim Koleksiyoncu Kız’a: senaryo Eric ile 3 başoyuncu Patrick Bauchau, Haydée Politoff ve Daniel Pommereulle’ye ait.Adrien kahramanlardan biri. Riviera’da bir villaya gidiyor tatil amaçlı. Arkadaşı Daniel ile paylaşıyor mekanı. Bir de Haydée geliyor yanlarına.Haydee yığınla sevgili değiştiren bir kız. İki kanka başta küçümseseler de kız ile aralarında gelgitler yaşandığını görüyoruz.
Sözün özü Koleksiyoncu Kız baştan aşağı geyiklerle dolu manasız bir çalışma. Bir küçükkentsoylu fantaaaaaaağzisi!
Hay bu gevezeliğe 1967 Berlin’de Gümüş Ayı ve gençlik ödülü veren seçici kurul üyelerinin şarap çanağına!

MA NUIT CHEZ MAUD, 1969
Rohmer La Collectionneuse (1967) sonrası çektiği birkaç televizyon işinin ardından altmışlara son bir uzun metraj sundu: Maud’un Evindeki Gecem.1970 ve 1971 ABD Akademi ödüllerinde iki kez Oscar’a aday gösterilen film 1969 senesinde de Cannes’da Altın Palmiye adayı olmuş; Rohmer teselliyi Fransız sinema yazarları sendikası, ABD Sinema Yazarları Derneği, New York Film Eleştirmenleri ve Sant Jordi ödüllerinden topladığı birinciliklerle bulmuştu.
Senaryo Rohmer’e ait. Hikâyenin kahramanı Jean-Louis bir mühendis, Clermont’a geliyor çalışmak için. Ama işte kimseye yanaşmıyor, felsefeye meraklı bir küçükkentsoylu.Jean-Louis’nun ayırıcı özelliği ise katolikliğin sunduğu hayat biçimine bağlılığı. İnançlarını paylaştığı bir kadınla da evlenmek arzusunda.
Bir arkadaşı aracılığıyla tanıştığı Maud isimli doktor kadının evinde geçirdiği gece ise Pascal ve katoliklik üstüne bolgeyikle dolu olsa da mercimeğin fırına verilmediğini izliyoruz.
Finalde Jean-Louis’in kilisede gözüne kestirdiği sarışınla evlenmesi ve bir de çocuk yapması ise şaşırtıcı gelmiyor.
Rohmer bin yıldır tanıdığımız Rohmer (kırk yıllık Yâni’nin Kâni olacak hali yok ya!), bol geyik, ağır tempo, ansiklopedik bilgi aktarımı!Ancak yönetmenin bu kez usta kameramanı Nestor Almendros ile yakaladığı görsellik ve müthiş oyuncusu Françoise Fabian (10 Mayıs 1933, Algiers) filmin artıları.