MASALLARIN DÖNÜŞÜMÜ: KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ

Sevgili Fatma Ece Gödeoğlu’nun Kırmızı Başlıklı Kız masalı üzerine, Jung’un analitik psikolojisi çerçevesinde bizlerle paylaştığıinceleme, benim de aklıma bundan yaklaşık 7 yıl önce yayınlanmış olan bir çevirimi, Jack Zipes’ın Peri Masalları ve Yıkma Sanatı(Alfa Yayınları, Haziran 2018) adlı kitabını ve Kırmızı Başlıklı Kız üzerine Zipes’ın değerlendirmelerini getirdi.

1937 doğumlu Zipes peri masalları ve halk hikâyeleri üzerine çalışmış, önemli bir Amerikalı araştırmacı akademisyen. Çalışmalarıyla halk edebiyatı ve çocuk edebiyatı araştırmalarını derinden etkilemiş, özellikle Marxist feminist ve eleştirel kuramla ilgilenen akademisyenlere esin vermiş.
Masalları yalnızca edebi anlatılar olarak değil, aynı zamanda toplumsal, politik ve ideolojik birer araç olarak da ele alan Zipes,peri masallarının başlangıçta sözlü kültürde ortaya çıkmış halk hikâyeleri olduklarını vurgularken, yazıya geçirildiklerinde, özellikle Fransız Charles Perrault ve Alman Grimm Kardeşler gibi derleyiciler tarafından yeniden tasarlandıklarında, bu halk hikayelerininegemen aristokrasinin ve/veya burjuvazininahlaki değerleriyle uyumlu hale getirildiğinin altını çizer. Bu bağlamda peri masallarısadece çocuklara yönelik eğlenceli ve öğretici hikâyeler değil, aynı zamanda toplumsal yapıların, ideolojilerin ve güç ilişkilerinin de birer yansımasıdır.
Öte yandan masallar, hâkim sınıfın değerlerini korumak ve yaymak için kullanılabildikleri gibi, direniş ve alternatif toplumsal hayaller üretme potansiyeli de taşırlar. Örneğin, çağdaş feminist yazarlar klasik masalları yeniden yazarak ataerkil yapıya karşı bir duruş geliştirmiştir. Bu özellikleriyle peri masalları yalnızca geçmişi yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda gelecekte nasıl bir toplumun inşa edileceğini de etkileyebilir.

Kırmızı Başlıklı Kız’ın bilinen ilk yazılı versiyonu, 1697 yılında Fransız yazar Charles Perrault tarafından yayınlandı. Hikâye, Histoires ou contes du temps passé, avec des moralités (Geçmiş Zamandan Öyküler ve Hikâyeler, Ahlaki Öğütler Eşliğinde) adlı kitapta yer almıştır.
Perrault’nun Versiyonu: Kadın İtaatini Zorlayan Ahlakçı Bir Hikâye
Perrault’nun versiyonu, günümüzde bilinen popüler versiyonlardan farklı olarak oldukça karamsardır. Kurt Kırmızı Başlıklı Kız’ı kandırır ve onu büyükannesinin yatağına çeker, masal, küçük kızın ve büyükannesinin kurt tarafından yenmesiyle sona erer. Hikâyede herhangi bir kurtuluş yoktur—sadece kaçınılmaz bir son vardır. Perrault, hikâyenin sonunda genç kızlara çekici yabancılara güvenmemeleri gerektiğini öğütleyen açık bir ahlaki ders ekler. Buradaki mesaj, kadınları baştan çıkarmaya çalışan tehlikelierkeklere yöneliktir: 17. yüzyıl toplumunda kadınların namus ve iffet konusunda nasıl katı kurallara tabi tutulduğunu görürüz; kurallara uymayanlar felaketle karşılaşabilir. Zipes kitabında bu uyarıyı şöyle özetliyor: “Merakını ve arzusunu dile getirerek, Kırmızı Başlıklı Kız hem büyükannesinin hem de kendisinin çöküşüne yol açar. Böylece olumsuz bir örnek aracılığıyla okur iyi bir kızın nasıl davranması gerektiğini öğrenir. Aslında masalın ahlak dersinde güzel, soylu ve seviyeli kızların asla yabancılarla konuşmaması veya kendilerini salıvermemeleri gerektiği anlatılır. Aksi takdirde tecavüze uğrayacak ve kurtlara yem olacaklardır. Bir başka deyişle, cinsel ve doğal dürtülerini kontrol altına almalıdırlar; yoksa kendi cinsellikleri, tehlikeli bir kurt gibi, onları yutup yok eder.” (s. 98)
Charles Perrault’un hikâyesi, XIV. Louis’nin (Güneş Kral) hüküm sürdüğü dönemde yazılmıştır. Bu dönemde Fransız aristokrasisi, toplumsal zarafete, edep ve ahlak kurallarına büyük önem veriyordu. Perrault’nun masalları da özellikle saraydaki genç kızları eğitmek amacıyla yazılmıştı. Aynı zamanda mutlak monarşiyle yönetilen toplumda güçlü bir hiyerarşi, düzen ve otorite vurgusu da vardı. Masal, bu anlayışı destekler.

“Yüksek rütbeli bir kraliyet memuru olan Perrault Fransız Akademisi’nin ilk üyelerinden biri, saygın bir tartışmacı ve edebiyat buluşmalarının önemli bir katılımcısıydı. Ayrıca, XIV. Louis’nin yayılmacı politik savaşlarını destekliyor ve Fransız mutlakiyet rejiminin Avrupa’nın ve dünyanın kalan kısımlarının “uygarlaştırılması” yönündeki yüce görevine inanıyordu. Perrault sadece halkın saraydaki bir temsilcisi olarak değil, özel hayatında, aile içinde de onyedinci yüzyıl Fransasının “Açık Kader” (İngilizcesi “manifest destiny” olan bu kavram aslında Amerika Birleşik Devletleri’nin yayılmacı politikalarını haklı gösterme amacıyla ondokuzuncu yüzyılda geliştirilmiştir. Buna göre, ABD’nin Kuzey Amerika kıtasında her yönde genişlemesi bir hak ve görevdi ve kaçınılmazdı ) ideolojisini destekliyordu ve, açıkça burjuva-aristokrat seçkinlerin karşılıklı yararına olacak biçimde yetişkinlerin ve çocukların iç ve dış gelişimlerinin “sömürgeleştirilmesini” destekleyen peri masallarını ilk yazanlardan biriydi” (s.89-90).
19. yüzyılda Grimm Kardeşler (Jacob ve Wilhelm Grimm) bu masalı yeniden yazarak ona daha umut verici bir son eklemiştir. Onların versiyonunda, bir avcı veya oduncu gelir ve kurdu öldürerek Kırmızı Başlıklı Kız ve büyükannesini kurtarır. Bu versiyon, günümüzde en çok bilinen ve anlatılan versiyondur.
Grimm Kardeşler ve Ataerkil Kontrolün Güçlendirilmesi
Grimm Kardeşler’in Kırmızı Başlıklı Kız masalı, 19. yüzyıl başlarında Almanya’da folklorik mirası koruma amacıyla derlenmiştir. O dönemde Almanya henüz birleşmemişti; ancak kültürel ve siyasi hareketler, ortak bir ulusal kimlik oluşturmayı amaçlıyordu. Grimm Kardeşler, halk masallarını toplayarak bu sürece katkıda bulunmayı hedeflediler ve bu masallarla çocuklara ve halka ahlaki dersler vermeye çalıştılar. Grimmler’in derlemesi (özellikle de 1857’deki son baskı) yüzyılı aşkın bir süre, Almanya’da İncil’den sonra ikinci en popüler ve yaygın sirküle edilen kitaptı. “Ondokuzuncu yüzyılda basılarak yayımlanmış peri masallarının okunması toplumsal açıdan ayrıcalıklı bir süreçti: Temel olarak burjuva çevrelerde ve çocuk yuvalarında gerçekleşen bir eylemdi bu ve alt sınıfların okumayı öğrenen üyeleri de sadece bir beceri kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda burjuva menfaatlerce kontrol edilen kurallara uyumluluklarına bağlı olarak bir değer sistemi ve toplumsal statü elde ediyorlardı. . . Okumak, özellikle de peri masallarını okumak üzerine konuşurken, sosyotarihsel kontrol çerçevelerini unutmaya eğilimliyiz. Gerek toplumsallaşma gerekse okuma bir toplumdaki veya kültürdeki iktidar savaşlarını ve ideolojiyi yansıtır ve bunlardan bilgi alır. Okuryazar olmak sınıfsal olarak belirlenmiş okuryazarlık yasalarına göre hareket etmeyi öğrenmektir. Grimm Kardeşler’in masalları, sadece sıradan insanların, simgesel olarak onların ihtiyaçlarını ve dileklerini temsil eden sözlü halk masallarında seslerini duyurmak için verdikleri mücadelenin ürünleri değil, aynı zamanda Alman burjuvazisinin kimlik ve güç arayışının da edebi ürünleriydiler. Bu bağlamda Grimmler’in masallarında geliştirdikleri kurallar ve değer sistemi sadece Almanya’da değil ama tüm Batı dünyasındaki genel burjuva yaşam ve çalışma standardını hedefleyen ve meşrulaştırmak isteyen standart, somutlaştırılmış bir yaşam biçimine işaret eder.” (s. 153-154)
Perrault’nun versiyonundan farklı olarak, Grimm Kardeşler’in anlatımında bir kurtuluş imkânı vardır. Bir avcı, zamanında yetişerek kurdun karnını yarar ve Kırmızı Başlıklı Kız ile büyükannesini kurtarır. Kız kendi başına hayatta kalamaz, onu bir erkek kurtarmak zorundadır. Avcı figürü, ataerkil otoritenin bir temsilcisi olarak düzeni sağlar ve kaotik, tehditkâr varlığı (kurdu) ortadan kaldırır. Grimm Kardeşler, sonraki baskılarda hikâyeye ikinci bir bölüm ekleyerek Kırmızı Başlıklı Kız’ın bir başka kurtla karşılaştığını ve bu sefer onu kandırarak alt ettiğini anlatırlar. Bu değişiklik, hatalardan ders almanın ve insanın kendini geliştirmesinin önemini vurgular; bu da Protestan ahlak anlayışı ve Aydınlanma düşüncesinin etkilerini yansıtır. Öte yandan hikâyenin bu ikinci kısmı bile, kızın bağımsızlığını yüceltmekten çok, kurallara uymayı ve daha temkinli olmayı öğrenmesi gerektiği fikrini pekiştirir. Burada vurgulanan, bireysel özgürlükten çok itaat ve korunma ihtiyacıdır. Bu değişim, 19. yüzyıl Almanya’sının güçlü aile yapısını ve kadınların ev içindeki rollerini pekiştiren toplumsal değerleri yansıtır.
Siyasi açıdan, Grimm versiyonu, erken 19. yüzyıl Almanya’sındaki Romantik Milliyetçilik akımıyla da örtüşmektedir. Masal, aristokrasi yerine köylü halkın zekâsını ve dayanıklılığını öne çıkararak, ulusal kimliğin köklerini halk kültüründe arayan bir bakış açısını destekler.
***
Oysa Sözlü Gelenekte Durum Farklıydı
Jack Zipes, Kırmızı Başlıklı Kız’ın daha eski olan sözlü gelenekteki halk hikâyesi versiyonlarının çok daha özgürlükçü olduğu ve zamanla anlatının daha muhafazakârlaştığı yönünde son derece ikna edici gözlemler paylaşıyor. Bu masalın psikolojisinde sözlüden yazılı forma geçerken tersine bir evrim yaşanmış ve kadın karakterin bağımsızlığı ile deneyim kazanması fikrinden uzaklaşılarak, itaat ve korku aşılayan bir anlatı geliştirilmiş.
Masalın en eski sözlü versiyonlarına—özellikle Perrault’dan önce Fransa ve İtalya’daki halk hikâyelerine—baktığımızda, Kırmızı Başlıklı Kız çaresiz bir kurban değildir. Bu versiyonlarda, kız bağımsızdır ve cinselliğinin farkında olarak kurtla karşılaşmasını bir tür keşif yolculuğuna dönüştürür. Hatta bazı anlatılarda, kendini kurtarmak için kurnazlık ederek (cinselliğini kullanarak) kaçmayı başarır. Bu, modern öncesi dönemlerde kadın cinselliğine bakışın, sonraki burjuva ahlakçılığı kadar katı olmadığını gösterir.
Örneğin, erken dönem (Ondördüncü Yüzyıl) bir İtalyan versiyonu (La finta nonna/Yalancı Büyükanne), Kırmızı Başlıklı Kız’ın kurt tarafından kandırıldığını ancak sonunda zekâsıyla kendini kurtardığını anlatır. Bu, masalın ilk halinde bir kader hikâyesinden ziyade, bireyin deneyim yoluyla kendini keşfetmesini merkeze aldığını gösterir.
Bu versiyonda, Kırmızı Başlıklı Kız henüz kırmızı bir başlık takmaz (kırmızı tehlikeyi işaret eder; otoriteye itirazın yol açabileceklerine yönelik bir uyarıdır); kurt (bazen bir canavar veya kurtadam olarak anlatılır) büyükannesini öldürmüştür; kurt, kızı kandırarak büyükannesinin etini yemesini sağlar (bu yamyamlık unsuru sonraki versiyonlarda çıkarılmıştır); kız, kendi becerilerini kullanarak kaçmayı başarır.
Zipes kitabında, yaşadığı dönemde Perrault’nun aşağıdaki gibi sözlü aktarılan ve yukarıdaki İtalyan versiyonu andıran bir halk masalına mutlaka aşinaolması gerektiğini de vurguluyor. Bu hikayede: “Küçük bir köylü kız, yanında taze ekmek ve tereyağı da taşıyarak büyük annesini ziyarete gitmektedir. Yolda bir kurtadamla karşılaşır. Kurtadam ona nereye gittiğini ve hangi yoldan gittiğini sorar; uzun yol mu, kestirme olan mı? Kurtadam kısa yolu kullanır ve büyükannenin evine gelir, kadını yer, etinin bir bölümünü dolaba koyar ve kanını da şişeye doldurur. Ardından küçük kız gelir. Büyükannenin kılığına giren kurtadam kıza yemesi için et ve içmesi için kan verir. Kız bunları yer içerken bir karga onu azarlar. Kurtadam kızdan üzerindeki her bir giysiyi çıkararak ateşe atmasını ister çünkü artık bunlara gereksinimi kalmayacaktır. Kız yatağa girer ve kurda alışık olduğumuz soruları sorar; bunların ilki kurtadamın bedeninin neden bu kadar kıllı olduğudur. Kurtaadam nihayet onu yemeyi planladığını söylediğinde kız panik içinde dışarıya çıkarak tuvalet gereksinimini gidermesi gerektiğini söyler. Kurtadam bunu yatakta yapması gerektiğini belirtir. Kız dışarıda tuvaletini yapma konusunda ısrar eder. Bunun üzerine kurtadam kızın bacağına bir ip bağlar ve doğal gereksinimini karşılaması için dışarıya çıkmasına izin verir. Fakat kız ipi bir ağaca dolayarak evine kaçar. Kandırılan kurtadam öfkeyle kızın peşinden gider ama onu yakalayamaz”. (s. 106)
Bu anlatılar, Perrault’nun versiyonundan farklı olarak, sözlü gelenekte kızın bağımsız, hayatta kalabilen ve kendini kurtarabilen bir karakter olduğunu gösterir.Zipes’a göre, “Perrault’nun toplumun üst sınıflarını kızdırmamaya çalışmış olduğuna kuşku yok; öte yandan [onun yazıya döktüğü haliyle hikâyenin] bir halk masalı niteliğini gerçekten koruyup korumadığı tartışılır; çünkü uyarı masalınperspektifini ve anlamını tamamen bozmuştur.” (s. 108)
Zipes, masalların tarih boyunca nasıl değiştiğini ve kapitalist toplumlarda nasıl “ehlileştirildiğini” incelerken, yiminci yüzyılda özellikle Disney’in peri masalının tutucu öğelerini ön plana çıkararak, halk hikâyelerininözündeki isyankâr ve ilerici niteliklerini kaybetmesine nasıl yol açtığına önemle vurgu yapar. Disney’in üstlendiği “Uygarlaştırma Misyonu”nu, tüketici ve kapitalist ideolojye hizmet etmesi; toplumsal cinsiyet kalıplarını pekişirmesi (genelliklepasif, erkekkahramanlarabağımlıveesasolarakgüzellikleriyledeğerlendirilenkadınkarakterlerveyabireyselkahramanlığıylaön plana çıkankarizmatikerkekler ); sadece masallarla sınırlı kalmayıp oyuncaklar, temalıparklarvediğerticariürünlerlepazarlananfolklorunözgünsosyalvepolitikanlamınıkaybetmesiçerçevesindeoldukçaserteleştirir. Ba başlıbaşınaayrıbirtartışmakonusu.
Yeniden masalımıza dönersek, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren çağdaş edebiyatta Kırmızı Başlıklı Kız ‘ın farklı modern ve feminist yorumlamalarla okura yeniden ulaştığını görüyoruz Örneğin Angela Carter’ınThe Company of Wolves (1979) adlı gotik ögeli yapıtında, Kırmızı Başlıklı Kız, kurttan korkmak yerine onunla karşılaşması aracılığıyla kendi cinselliğini keşfeder; cinsellik bir tehdit değil, bir güç kaynağına dönüşür ve kurtlar korkulması gereken yaratıklar olmaktan çıkarak kadın doğasının bir parçası haline gelir. Roald Dahl’ınRevolting Rhymes (1982)’I mizahi bir versiyondur. Kırmızı Başlıklı Kız kurdu tek kurşunla öldürür ve kürkünden kendine şık bir palto yapar.Bethan Woollvin’ln Little Red(2016) adlı çizgi masalında ise Red kurdun tuzaklarını algılayan güçlü, akıllı ve cesur bir kızdır; kontrolü elinde tutarak kandırılmayı reddeder. Christina Henry’nin The Girl in Red (2019)’i ise masalın post-apokaliptik bir feminist yorumudur. Geleneksel Kırmızı Başlıklı Kız’dan farklı olarak, ölümcül bir pandemi sonrası hayatta kalmayı başaran Red yalnızca virüsle değil, aynı zamanda şiddete ve şehvete düşkün erkekler ve kendisini yok etmeye hazır öteki hayatta kalanlarla da mücadele etmek zorundadır.
Modern anlatımlar, masalı yeniden şekillendirerek kadın karakterin özgürlüğünü ve gücünü vurgulayan yeni versiyonlar üretmektedir.Bu masal geçirdiği dönüşümlerle, masalların yalnızca birer eğlenme, oyalama aracı olarak kalmadıklarını kanıtlamakta; anlatının toplumların değerleriyle birlikte değiştiğini de gösteren önemli bir örnek olmayı sürdürmektedir.
YAŞLI KURT
Artık yaşlanmış, dini bütün ve iyicil kurt
Tekrar rastladığında Kırmızı Başlıklı Kıza
“Bu inanılmaz,” dedi, “sevgili çocuğum
Ne hikâyeler dolaşıyor – vahşi şeyler duydum.
Karanlık bir cinayet varmış da geçmişte,
Yalana bak hele.
Grimm Biraderler’dir bunu uyduran.
İtiraf et! Dedikleri kadar kötü müydü yaşanan.”
Görünce kurdun dişlerini küçük kız
Kekeledi: “Haklısınız, çok haklısınız.”
Bunun üzerine kurt uzun uzun iç geçirdi
Saygılarını yolladı Büyükanneye ve kıza, hoşça kal, dedi.
Rudolf Otto Wiemer 1976
(s. 133)