Datça

bir başka mayıs yeşilidir ağaçlarında bahar
sokaklarında çocukların çizdiği kaldırımlar Datça’nın
deniz gökyüzünden çalmıştır derin maviliğini
hiç bitmeyen yaz gecelerinde hiç yitmeyen ay
yakamozlanır suları
sabah serinliğinde
kıyı boyunca hayat kokar çiçekler
anason kokularına karışır gün boyu
tokuşturulur kadehler inler ortalık:
“Çek Maşallah” dünden bugüne taşınır
çoktan eskitilmiş bir hatıradır yolların denize çıktığı sokaklar
o hafif rüzgar, tuz, sonsuzluğa düşen mavilik
Datça iyi ki varsın
o küçük koylarında hayatın izdüşümleri
bütün yelkenlilere yol açan
hayallerim sularında gezinir
aklımdan hiç çıkmayan o macera o hayat
denizin aksine yeşildi gözleri saçları kumral
belki siyahtı gözleri
kahverengi
belki ela
kim bilir kaçıncı sevgiliydi…
arnavut taşlarına düşmüş
kıpkızıl bir güldü
hatırası unutulmayan
gelmiş bulunduk bir güzelliğin içine
hiç çıkamadık denizden. . .