Toplumsal cinsiyet tartışmaları her zaman beden, güzellik, çekicilik ve güç kavramları etrafında dönüp durur. Fakat bu başlıkların ortasında uzun süre adını koyamadığımız bir kavram vardı: **Erotik sermaye**. İngiliz sosyolog Catherine Hakim, bu terimi 2010 yılında yayımladığı akademik makalesiyle literatüre kazandırdı. Ve öyle bir kavram ortaya koydu ki, hem feminist kuramcıları hem de toplumsal cinsiyet çalışanları ikiye böldü.
Catherine Hakim Ne Diyor?
Hakim’e göre erotik sermaye, sosyolojinin bugüne dek görmezden geldiği dördüncü sermaye biçimi. Ekonomik, kültürel ve sosyal sermayeye ek olarak, bireylerin fiziksel, cinsel ve sosyal çekiciliğinin de gerçek bir “güç” kaynağı olduğunu savunuyor.
Erotik sermaye altı – hatta bazı bağlamlarda yedi – bileşenden oluşuyor:
1. Güzellik
2. Cinsel çekicilik
3. Sosyal beceriler ve cazibe
4. Enerji, canlılık, espritüellik
5. Kişisel sunum (stil, makyaj, giyim vs.)
6. Cinsel yetkinlik
7. (Bazı kültürlerde) Doğurganlık
Bu özelliklerin toplamı, bireyin özellikle medya, siyaset, iş hayatı ve romantik ilişkiler gibi sosyal alanlarda avantaj elde etmesine olanak tanıyor.
Kadınlar İçin Avantaj mı?
Hakim’in en tartışmalı argümanlarından biri şu: Kadınlar bu sermaye türüne erkeklerden daha çok sahiptirler çünkü toplum içinde bunu geliştirmek için daha fazla çaba gösterirler. Ama ataerkil ideolojiler ve feminist söylemler, kadınların bu sermayeyi kullanmasını engelleyen “ahlaki” normlar üretmiştir.
Yani Hakim’e göre hem sistem hem de feminist kuram, kadını bir anlamda kendi potansiyelinden uzaklaştırır.
Bourdieu Ne Derdi?
Hakim bu kuramını Pierre Bourdieu’nun sermaye kavramsallaştırmasına dayandırsa da, aralarında belirgin bir fark var. Bourdieu’nun sermaye anlayışı toplumsal bağlamdan kopuk değildir. Sermaye her zaman sınıf, statü ve kültürel alanlarla birlikte işler.
Bourdieu, cinsel çekiciliğin “kültürel sermaye” içinde bir unsur olarak yer aldığını söylese de, onu hiçbir zaman ayrı ve bağımsız bir sermaye türü olarak ele almaz. Hakim ise erotik sermayeyi sınıflarüstü ve bireylerarası bir alan olarak konumlandırır.
Feminist Teoriyle Gerilim
Hakim, Anglo-Sakson feminist kuramları “kadının güzelliğini küçümsemek”le suçluyor. Ona göre bu tutum, kadınların sahip olduğu erotik gücü inkâr etmek anlamına geliyor.
Feministler ise bu fikre şiddetle karşı çıkıyor. Çünkü erotik sermayenin sistem tarafından “kadını sadece bir beden” olarak konumlandırma riskini artırdığını düşünüyorlar. Kısacası: Hakim’in önerdiği şey özgürleştirme mi, yoksa yeni bir tahakküm biçimi mi?
Sonuç
Erotik sermaye kavramı, kadınların yalnızca zihinleriyle değil bedenleriyle de bir “güç” taşıdığını öne sürerek feminist söylemi tersyüz ediyor. Ama bu güç, gerçekten özgürlük mü getiriyor? Yoksa bizi yeniden arzunun, görünüşün ve cinselliğin çerçevesine mi hapsediyor?
Bu tartışma, sadece akademik bir mesele değil. Sosyal medyada, iş görüşmelerinde, sokakta ve flörtte her an yeniden karşımıza çıkıyor. Belki de asıl soru şu:
Bir kadın hem zekâsıyla hem güzelliğiyle güçlenebilir mi? Yoksa sistem her zaman birinden feragat etmesini mi bekler?
Yorum Gönder